240 – Simit


2 Mart 2012

Geçen gün fabrikada dolaşıp odama geri döndüğümde masamın üzerinde bana lezzetli mi simit_peynirlezzetli bakan bir çıtır simit ve yanında ona eşlik etmekte olan bir üçgen eritme peyniri gördüm. Fabrikaya öğle yemeklerini sağlayan firma arada sırada böyle jestler yaparak çalışanların gönlünü okşamayı biliyor. Simitleri dağıtan hanımlar sağ olsunlar bir de çayı da yanında dağıtıyorlardı ki adeta “yemeyin de yanında yatın” der gibi bir durum oluşmuştu.

Simidi çok severim. Hele sokak simidine bayılırım. Eskiden tezgah üzerinde, kafa üzerine yerleştirilen tablada satılan simitçilerin tablaları daha sonraları önce altına yerleştirdikleri seyyarsimitüç ayaklı tabla şekline gelmeyi takiben hijyen bilincinin oluşmasından sonra üstü naylonla kapatıldı. Ama naylonun hava aldırmaması sebebiyle içerde buğu yapıp simitleri çıtır hallerinden çıkartıp yumuşattığından camekânlı hale geldiler ki bu da tabi tekerlekli tezgahları beraberinde getirdi. Camekânlı olduktan sonra da önce yanında katık olarak peynir ve içecek olarak da pet şişede soğutulmuş su ve hatta daha da ileri giderek poşet çay şeklinde hizmeti veren hale geldiler.

İzmir’de İlkokulu okurken üçüncü sınıftaydım ki, Karşıyaka’dan Alsancak’a taşınma durumuz ortaya çıktı. Alsancak’ta merkezde bulunan Emlak Bankası Bloklarına yerleştik. Alsancak tütün fabrikası.jpgTam karşımızda Tekel Tütün fabrikası ve hemen yanında da Sağır-Dilsiz Okulu vardı. Okul ders çıkışlarıyla Fabrika dağılma saatlerinde kapılarının önüne gelen seyyar satıcılardan biri de simitçiydi tabi. Simidin yanı sıra İzmir’e özgü Kumru olarak adlandırılan, simit hamurundan mamul, simitle aynı gramajda olduğu için aynı fiyata satılan ama halka şekli verilmemiş de daha tombik bir simit çeşidi de vardı. Üstelik bunlar normal olarak sade satıldıkları gibi bir de içlerine beyaz peynir ve domates konarak da satılırlardı. kumruSimit halka şeklinde olduğundan her tarafı aynı çıtırlıktayken, kumrunun her iki ucu sert ve biraz da kuş gagasına benzediğinden kumru ismini aldığını zannediyorum. Göbek kısmı şişkin olduğundan bir ekmek gibi pişirilmeden önce fırıncının elindeki çizme aparatıyla yarıldığından şişerken kabaran hamur orta kısmı göbek haline getirip biraz da yumuşağını ortaya çıkarmaktadır. Hal böyle olunca göbekli kısmın içi daha hamurumsu olduğundan içine peynir ve domates takviyesiyle satışı tabidir ki daha uygun olmakta.

İzmir, hele ki Alsancak, deyince aklıma simitle ilgili gelen ilk şey sınıf arkadaşım Sabri’nin beni 25’er kuruşa satılan simit ve turşu suyuna alıştırmasıdır. Haftada en az bir gün bir 50Kuruşsimit ve bir bardak turşu suyu içip 50 kuruş harcıyordum. Bu harcamayı yaptığım zamanın ilkokul üçüncü sınıf olduğunu belirtmeliyim. Enflasyonun varlığına o yıllarda varabilmiştim. Sebebi de 25 kuruş olan simit fiyatı daha sonra 35 kuruşa çıktı. Eskiden, o sıralar tedavüle yeni çıkan, arka yüzünde köylü kızı profil resmi bulunan 50 kuruşlarla 2 tane simit alınabiliyorken, zamdan sonra 1 simit alınıp bir de 15 kuruş geri alınıyordu. Bu arada zam da sıkıymış hani, yüzde kırklık bir artış, hem de bir defada.

Simit o zamanlar 25 kuruşken ekmekse 80 kuruştu. O yüzden memurun klasik gıdası olarak tanınırdı. Şimdi ise 80 veya 100 kuruştan satılan ekmeğin yanında simidin fiyatı olan 75 Simit_Peynir_Çay.jpgveya 85 kuruşlar simit ile ekmek arasındaki açığın da kapatıldığını gösteriyor.
Simit yerken ona en yakışanı beyaz peynirdir. Bu ikilinin yanına eklenecek domates veya turşu veya her ikisi birlikte güzel bir birliktelik sağlarsa da olmazsa olmaz değillerdir. Ama çay, simit-peynir ikilisini iyi tamamlar. Son zamanlarda sayıları bir hayli artan saraylara kavuşmuş olan simit ortası yarılarak eklenen bu peynir ve benzerleri ile hem damak zevkini arttırmayı hem de cepten biraz daha tırtıklamayı sağlamakta.

Geçenlerde evde bir gün evvel alınmış olan pastane simidini yemeden önce yaptığım operasyonu anlatıp iştahınızı kabartmak istesem de, esasen tavsiye niteliğinde ve herkesçe yapılabilirliği mümkün olduğu için bir dost tavsiyesi olarak görüp gerçekleştirmeniz, hatta biraz daha ileri gidip hem içeriği değiştirmek hem de oluşan lezzeti benimle sadece yazı olarak bile paylaşabilmeniz beni çok memnun edecektir.

Konuya geri dönersek, pastane simidi sokak simidine göre daha etli ve kalın olduğundan bu pastanesimitibahsettiğim lezzete ulaşmak gayet kolay. Yapılması gereken, halka halini bozmadan, enlemesine olarak simidi ikiye bölüp arasına kaşar peyniri ve ikiye bölünmüş çeri domateslerini yerleştirip tost halini aldırdığınız simidi bir de tost makinasının sıcak ve adaleli kapakları arasında sıkıştırarak hem ısıtmak hem de eriyen peynirle her iki parçayı birbirine tekrar yapıştırmasını beklemek. Bundan sonrası ise lezzeti sebebiyle çok çabuk yenerek bitirilen bir sabah kahvaltısı.

Peki, simit yerken içine konabilecek ilginç bir katkı maddesini de söylersem acaba dener misiniz? Bu katkı maddesi çikolatadır. Simitle beraber gayet hoş gider. Tatlı ve tuzlunun farklı ve damakta değişik hisler uyandıran tatlarının birlikte yeniyor olması benim herkeslere sunacağım tercihimdir. Aynı mum dibine ışık vermezmiş deyişinde olduğu gibi ben her ne kadar faklı tatları aynı anda ağzımın içinde duyumsamayı seviyorsam da, küçük kızım Burçak’a bunu yaptırmanın yolunu bir türlü bulamadım.

Ekmek_Helva.jpgFarklı tatlara dönersek, patentini inşaat işçilerinden aldığım, taze ekmeğin arasını yarıp arasına koydukları beyaz peynirin yanı sıra eklettikleri helvanın birlikteliği benim inşaatta çalışmıyor olsam da ara sıra birlikte götürdüğüm güzelliktir ve en az bir kere denenmesi gereken bir lezzettir.

Kolesterol problemi çıkana kadar biraderim Murat’ın da ne yerse yesin, yanında mutlaka 1 dilim beyaz peynir yemesi benim onun için “peynirsiz hiçbir şey yemez. Hatta peyniri bile peynirle yer” tabirini kullanmamı beraberinde getirmiştir.

Farklı lezzetleri bir arada yeme keyfimin tepe yaptığı yer herhalde salatadır. Tatların iyice karışmasını sağlamak üzere gereken üç kişiden en iyi karıştırıcısı olan “deli” rolünü oynamadan hiç de gocunmam.

Simitten girip salatadan çıkarak damak zevkimin yerinde olması, giderek üç basamaklıda sabitlenen kilomdan rahatsız olsam da, yemek yerken ki keyfin yanında pek de önemli sayılmaz gibi geliyor. Herkese afiyetli günler diliyorum.

239

241

Yorum bırakın