089 – Damak


17 Ekim 2008

İlginçtir yazılarımı yazarken konu yemeğe gelirse bende bir iştah bir iştah, değmeyin keyfime gitsin. Sanki o an yazı yazmıyorum da yazmakta olduğum yemeği yiyorum ve damağımda da o tadı hissediyorum. Tabi bu arada insanları kışkırtmış olmanın dayanılmaz muzipliğini de iliklerime kadar hissediyorum. Aynı zevki akşamları eve dönüş esnasında 89.8Mhz FM frekansından yayın yapan SHOW RADYO’da saat 18 haberlerinden sonra mikrofonu NihatlaSivrisinek.jpgdevralan Nihat ve SivriSinek programında Nihat’ın anlatmaktan zevk aldığı, dinleyicilerin de ya tarif ettiği yere gidip de bahsedilenleri aynen Nihat’ın tarif ettiği gibi ısmarlayıp yedikleri veya ulaşmak veya zaman açısından imkanları yoksa bol küfürlü mesajlarla yanıt verdikleri programlarda Nihat’ın aldığını kendim almış kadar hissedebiliyorum. Nihat da bunların radyoda okunamayacak mesajlar olduğunu söyleyerek bu mesajlara gönderme yapıyor ve sesinden belli olduğu gibi derin bir zevk alıyor.

Dünkü ani Perşembe mesajımda bir önceki toparlantının doyumsuz resimleriyle iştahımı kabarttıktan sonra mesai bitimine kadar beklemenin bile zor olduğu bir zaman geçirdim ki burada tek tesellim ziyafetin bitiş saatine daha uzun zaman kalmasıydı, yani diyeceğim o ki, nasıl olsa bu ziyafeti çekeceğiz. Tahminen hava kararırken de iş bitmiş olacak. Dolayısıyla da havanın kararmasına ne kadar uzun süre varsa ziyafetin sonu da o kadar uzaktır diyordum.

Sezonun son ziyafeti olan bu gece de benim katıldığım ikinci olmasına rağmen diğerleriyle beraber mangalda et olarak sucuğun yanında farklı tatlardan köfte ve tavuk da vardı. Tilki EkmekSucuk.jpglakaplı Nihat usta’yı biz gitmeden önce mekana gidip de mangalı yakmış olarak bizi bekliyor olarak bulunca tükürük bezleri fazla mesaiye geçip ifrazatlarını arttırdılar. İlk aşama olarak zamanın kısalığı dolayısıyla çeşidi az tutulan salatanın içerikleri olan domates ve salatalıklar doğranırken patlıcanlar közlenmek üzere mangalda direkt ateş üzerine konarken daha kolay pişebilen ve benim prensip olarak yemeğe karşı olduğum ama diğer sofra elemanlarının yemesinde hiçbir beis bulunmayan biber ve mantar ızgaranın üzerinde kendilerine yer buldular.

Mevsimin son ziyafeti olması sebebiyle çeşitler bol tutulunca karışıklık da kaçınılmaz oldu. Sucuklardan iki tanesi acılı, diğerleri normal olarak seçilmesine rağmen, hararetle sucuklar torbalarından yırtılarak çıkartılıp bölündükten sonra içleri iyi pişsin diye bıçakla üzerlerinde çentikler açarken sucuklar karıştı. Henüz paketinden çıkmamış olan son acılı sucuktan numune alırcasına iyice incelenip eşi bulunmaya çalışılsa da diğer sucuk kendini iyi saklamış olacak ki “artık kısmet, kime çıkarsa” dedikten sonra ne gariptir ki herkes, buna ben de dahilim, kendi yediğinin acılı olduğunu iddia etti.

Son ziyafet çok ilginçtir ki havarilerle beraber yenen yemek gibi, ama Nihat Usta’yı SucukMangal.jpgsaymazsak, on üç kişiden oluşuyordu. Adam başı yarımşar ekmek ve sağlık sorunları yüzünden yemeyenler hariç yarımşar kangal sucuktan oluşan istihkaklara bir de köfte ve tavuk da eklenince mideler fena halde doldu dense de hiç kimse fazla yediğinden şikayetçi olmadı. Ben, hakkım olan yarımı iki çeyrek şeklinde kullanınca hem hazırlama esnasında çift zaman harcamak ve zaten yemeğe bir başladığınızda elinizdekinin nasıl ve ne kadar hızlı bitirdiğinizin farkına varamadığınız bir süreç yaşadığınızdan, bunu ikiyle çarpmak adına iyi bir iş kotarmış olarak şu satırları yazmanın damak zevkini duyumsayabiliyorum.

Ekmekler her ne kadar taze olsa da içini doldurmadan önce mangal üzerinde cızırdayarak renk değiştirmeye çalışan sucukların üzerine yerleştirip biraz ısınmasını sağladıktan sonra oradan ayırmadan sucuklar üzerine bastırdığınızda kolesterolü iyice arttırmak riski olsa da sucuklar üzerinde yoğuşup biraz sonra mangal ateşine düşerek heba olacak olan yağların kurtarılabilenlerini ekmek üzerinde zapt etmek bana göre yapılması gereken bir hamleydi.

Ben iki çeyrekten bir yarıma sucuk ve salata içeriğiyle ulaştıktan sonra cila olarak yarım çeyreğe köfte ve salata katığıyla ana yemek faslını kapatırken aynı hareketin daha büyük porsiyonlarla da yapılmakta olduğunu gözlemleyebiliyordum. Yani aklın yolu birdir kavramı ve kuramı her zaman ve her yerde doğruluğunu gösteriyor.

88

90

Yorum bırakın