421 – Ferhan Şensoy, Belmondo


Bu ay peş peşe kaybettiğimiz tiyatro ve sinemanın bu efsane 2 ismini anmak üzere bir şeyler karaladım 

17 Eylül 2021

Ferhan Şensoy

Bugün evden çıkasım yok

Telefonu açasım yok

Rakımız var içesim yok

Caaaa cup bap cup bap cubaap, cupbap cubap caaa cupbap

Acelem var koşasım yok

FerhanŞensoy_03 İlk seyrederken aklıma kazınan ve daha sonra defalarca kasetten ve 2 defa daha da canlı olarak izlediğim Ferhangişeyler oyununda kendisinden müziğin ritmi verilip üzerine şarkı sözü yazması istenince, arkadaşını da kırmamak ama bir an evvel de bitirip görevi yerine getirmek için sırf kafiyeli bir şeyler yazdığı kısım Ferhan Şensoy’un. Gerçi oyunda da bahsettiği gibi piyasadaki şarkı sözleri de bundan çok farklı değil. Daha eski yazılarımda da bahsetmiş olduğum, eski mesleği olan tornacılıkta edinmiş olduğu alışkanlıkla, yazdığı şarkılarda da üretimin tornadan çıkmış olduğu gibi ritme uyabilen, fazla girift olmadan kolaylıkla akılda kalabilen ve zaten unutulsa da çok önemli olmayan şarkılar üreten Serdar Ortaç gibi; ya da zengin kafiyeyi abartıp işin artık iyice yokunu çıkaran Sıla Gençoğlu gibi şarkı arasına eklediği “referans, reverans, feveran, bumerang” kelimelerinin etrafına döşediği birkaç ekstra kelime ve melodi ile kulaklarımızda yer edinen şarkılardan ne farkı var ki? Bu arada internette dolaşırken bu sözlerin o sıralar tiyatroda müzikleri yapan Bulutsuzluk Özlemi solisti Nejat Yavaşoğulları’na yazıldığı konusunda bazı yorumlar okudum.

Ferhan Şensoy’u, özellikle Dayımın bir tiyatrocu olmasından dolayı tiyatroculara olan pozitif ayrımcılığım sebebiyle ayrı bir severdim. Hele ki yaptığı tuluat tipi doğaçlama benzeri oyunlarındaki ve müzmin muhalif yaftasını yiyene kadar televizyona çıkıp yarattığı karakterler “Varsayalım İsmail, Sizin Dershane, Bizim sınıf” ve oradaki tiplemelerinde kullandığı akıl dolu yaratıcı replikleri unutmam mümkün değil. “Sırma saçlı kıvırcık kel” gibi kafasındaki saçların tepede kalan bölümünü dizi için rol icabı usturaya vurduran İlhan Daner’e söylediği ve o günden bu yana benim kel olup beni kızdıran kişilere içimden savurduğum en rahatlatıcı betimlemedir.

Galatasaray Lisesinde okurken yaşadığını anlattığı hayali olay Fransız Cumhurbaşkanı Dögol ile olan anısı da (https://www.youtube.com/watch?v=djRARoCMwJg) her ne kadar sonu kendisine dokunuyor olsa da mizahının ne kadar kıvrak olduğunun bir göstergesidir:

De Gaulle’ün en güçlü olduğu yıllar. Türkiye’yi ziyaret ediyor. Ziyaretin en önemli duraklarından biri de, Fransızca eğitim veren Galatasaray Lisesi… De Gaulle, Galatasaray Kongrelerine de ev sahipliği yapan ünlü Tevfik Fikret Salonu’nda konuşmaya başlıyor. Konuşuyor, konuşuyor, konuşuyor… Yıl 1968. Dünya daha çok özgürlük rüzgarı ile sallanıyor. O anda üst katta oturan Ferhan Şensoy ateşi yakıyor. ÖNCE derinden başlayan “İ… De Gaulle” sloganı, yavaş yavaş tüm salona yayılıyor. Dönemin müdürü, rahmetli Muhittin Sandıkçıoğlu çaresiz. “İ… De Gaulle ne anlama geliyor” diye soran De Gaulle’e, “Yaşasın De Gaulle…” karşılığını veriyor. Çok sevinen De Gaulle, konuşmasını şu cümleyle bitiriyor: “İ… G.Saray!”

Şans Kapıyı Kırınca filminin Küba’daki çekimleri sırasında Fidel Castro’nun Ferhan Şensoy ve ekibine maaş bağladığını biliyor muydunuz?. Filmin oyuncularından İlkay Saran olayı şöyle anlatıyor:

FerhanŞensoy_ŞansKapıyıKırınca Ferhan ile ‘Şans Kapıyı Kırınca’ filmini çekmek üzere Küba’ya gittik. Bir gün sette çalışırken Fidel Castro tarafından görevlendirilen bir adam bize zarflar getirdi. Zarflarda yönetmen Ferhan Şensoy için 20, oyuncular için 10, teknik ekip için de 5’er dolar vardı. Ferhan Şensoy parayı kabul etmeyip gönderdi. Tabii biz de geri verdik. Ancak para, şöyle bir notla sete geri gönderildi: ‘Topraklarımda çalışan hiçbir işçinin emeği karşılıksız kalamaz. Ülkemde çekim yaptığınız için teşekkür ederim. Fidel Castro’… Fidel Castro’nun bu notundan çok etkilenen Ferhan Şensoy ve bizler parayı kabul ettik. Sonra da paranın hepsini toplayıp Küba’daki bir tiyatroya bağışlamıştık.

Ülkemiz çok değerli bir insanını, sanatçısını ve fikir adamını kaybetti. Gerçek bir aydındı, pek çok genci ışığıyla aydınlattı. Geride yaşayacak pek çok eser ve fikir bıraktı. Hepimizin başı sağ olsun. Allah rahmet eylesin.

Yazıyı onunla yapılan şu söyleşideki mesajla bitirelim:

– Nasıl bıkmadan usanmadan umudunu kesmemeyi başarıyorsunuz, ülkenin sürekli geriye gittiği düşünülünce?
– Yanlış bir gözlem. Ülkenin sürekli geriye gidişi çok hızlandı. Bıkmadan usanmadan direnmek zorundayız!


Jean Paul Belmondo

Belmondo_01Alain Delon, arkadaşı ve rakibi Jean-Paul Belmondo ‘nun ölümüyle “tamamen harap” olduğunu söyledi.

Bu mesaj ile öğrendim Belmondo’nun sonsuzluğa yürüdüğünü. 1964’te evlenip 5 yıl evli kaldığı ve muhtemelen de ona olan bağlılığı sebebiyle bir daha evlenmediği Nathalie Delon ’un 2021 yılı başındaki ölümüyle sarsılmış olan bu Fransız aktör ve iş adamının neden tamamen harap olduğunu anlayabiliriz.

İlk seyrettiğim filmlerden olan Borsalino filminden beri Alain Delon ve Jean Paul Belmondo’yu hep birlikte düşünürüm ve anarım. Daha doğrusu anardım. Her ne kadar Alain Delon yakışıklılığı, daha doğrusu güzel bir adam oluşuyla ön plana çıkıyorsa da, Belmondo farklı bir cazibeye sahipti gözümde. Wikipedi ’nin söylediği gibi:

Yüzündeki benzersiz çapkın ifade, kurnaz gülümseme, esprili ama hüzünlü performansı ile sinemada değişik bir tipleme çizen Belmondo’nun bir özelliği de aksiyon filmlerinde hiç dublör kullanmamış olmasıdır. Haşarı, sevimli ve kesin ‘şeytan tüyü’ taşıyan Jean Paul Belmondo, Paris yakınlarında 1933 yılında dünyaya geldi. Uzun süre bir yerde kalamadığı için çeşitli okullarda okudu. Genç yaşta boksörlüğe ciddi merak saldı kırık burnunu o zamanlar edindi. Uslanmayan ruhunu tiyatroyla yatıştırmaya karar verdi. Konservatuara yazıldı ama mezun olurken hocalarının ondan pek umudu yoktu. Nedeni yeteneği değil, serseri görünüşlü yüzüydü, onlara göre…

Bundan birkaç yıl önce, 82 yaşının doğum gününde hayranları evini ziyaret etmiş, o da, bastonu ile çıktığı evin girişinde kendisine ikram edilen şampanyayı hayranlarına kaldırıp “Va’la, va’la” diyerek selamlamıştı (https://www.youtube.com/watch?v=Y2TAWcSX7rk)

Rahmetliyi çok severdim, hatta kendisinin bende 2 ayrı CD-DVD koleksiyonu da vardır, arada seyretmekten çok hoşlanırdım. En sevdiğim filmleri:

Asların Ası: Birinci Dünya savaşı pilotu ve 1936 Berlin Olimpiyat Fransız Boks Milli Takımı antrenörünü oynadığı ve Hitler’i çok zekice hicveden filmi

Hayvan: Raquel Welch ile başrolünde oynadığı ve bir dublörü canlandırdığı film.

Profesyonel (Bir kiralık katili canlandırır, müziği ise enfestir – Chi Mai, Ennio Morricone. Filmi sinemada ilk seyrederken hayran olduğum müziği, kendi cenazesinde çalınırken bende sinemadaki hüznü tekrar yaşatıp boğazımın düğümlendiğini itiraf etmeliyim. (https://www.youtube.com/watch?v=9U04ZsU_IkY)

Soygun; bir palyaço kıyafetiyle Kanada’da bir banka soygunu yapar ve otorite ile çok güzel dalgasını geçer.

Kendisini ilk tanıdığım ve Alain Delon ile başrolleri paylaştığı Borsalino filmini ise pek hatırlamıyorum. Her ne kadar gangsterleri oynadığı, silahın ve ölümün çok yaşandığı bir film de olsa sanırsam Belmondo’nun sahneleri filme biraz mizah katıyordu.

Allah rahmet eylesin, toprağı bol olsun.

Önceki yazı – 422 Latince

422

Önceki yazı – 420 Kıtalararası Yüzme Yarışları

420

blog, deneme, haftalık, yazı, 

Yorum bırakın