423 – Covid-19


404.910.528 kişiden biri olarak yazdığım yazı grubunun ilk yazısı. Karantina esnasında yaşadıklarımı da bir sonraki yazıda paylaşacağım. Şimdilik sıhhatim yerinde, tek başına bir odada yalnız kalıp canımın sıkılmasından başka sıkıntım yok. Yemimi ve suyumu sağlıyorlar. Bu arada ev halkına bulaştırmamışım neyse ki 

13 Şubat 2022

Zincirlikuyu girişinde yazdığı gibi benim de benzer ekleyeceğim laf “Her canlı bir gün Covid’e yakalanacaktır”. Tabi kendi sözümü ezmemek adına bu hafta kendim şahsen bizzat yaşadım. Gelecek sene ilk tanışıklığımız 50 seneyi bulacak olan Maarif grubundan peş peşe gelen covid bulaştı mesajları çemberin iyice daraldığını da göstermiyor değildi. Her ne kadar dışarıda maskesiz gezmiyor ve sosyal mesafeye dikkat ediyor olsam da virüs bir şekilde beni de bulacaktı ve buldu da. İsterseniz semptomların ilk başladığı ana bir döneyim.

Pazar akşamı, kayınbiraderimin hazırladığı fırında levrek ile istavrit – hamsi kızartmalarını yerken, o gün kendi ellerimle aldığım Kayışdağı Fırınından daha fırından çıkıp henüz tablaya yerleştirilmemiş olan baton ekmeklerden, neredeyse her balık lokmasına bir parça ekmek dediğim için oluşan mide baskısı beni biraz zorlamıştı. Uzunca süredir de akşamları hiç ekmek yemediğimden, neredeyse bir ekmeğe yakın yediğimi zannettiğim miktar midemde balıkla birleşince tansiyonum biraz çıkar gibi oldu. O an aklıma balığın düşündükleri geldi. Hani mideye giren balık önce sağına soluna bakar ve eğer alkol göremezse “Beni hangi hayvan yedi acaba?” diye düşünürmüş ya, benim mideye giren balıklar ekmeklerden değil sağlarını – sollarını görmek, mideye girdiklerinin bile farkına varamıyordur zannımca. Neyse ben ekmeği fazla kaçırdım ve tansiyonum yükseldi ondan da biraz hararet yaptım diye düşünsem de, biraz da içim ürpermeye başlayınca eve dönmeyi istedim. Akşam serinliğine çıkıp ferahlayınca midemdeki baskı hissi de azaldı gibi geldi. Akşam yatakta biraz fazla sağa sola dönsem de bunun kanımdaki Omega-3 fazlalığına ve midemin hala daha dolu olmasına bağladım.

Ertesi sabah, işe gitmek üzere kalktığımda kendimi daha iyi hissediyordum. Ne var ki öğle yemeğine çıktıktan sonra, nedense biraz fazla yorgun hissedip mutat olarak yaptığım yemek sonrası yürüyüşe gitmeyi vücudum nedense reddetti ve biraz da halsiz gibi hissedince işten biraz erken eve döndüm. Bu arada boğazda hafif bir hırıltı ve az burun akıntısı başlamıştı. Evde o esnada haftalık temizlik bitmediğinden, odama çekilip biraz çay ve yanında taze pişmiş kadınbudu köfte ve patates kızartmasını yerken kendimi daha iyi hissetmeye başlasam da bir anormallik olduğu kesindi. Bu durumumda kendimi biraz izole etmek adına eşimle o gece farklı odalarda yatmaya karar verdik. Sabah da her zamankinden biraz daha geç kalkarak işe gitmeden önce doktora gittim. Bundan önce de birkaç defa burun akıntısı ve öksürük ile doktora gittiğimde, bronşlarımın dolu olması sebebiyle antibiyotik tedavisi almış hatta bir defasında doktorun tavsiyesi ile PCR testi yaptırmış ancak negatif sonucu almıştım. Ancak bu kez durum biraz farklı idi ve gösterdiğim aynı semptomlara karşı stetoskop ile akciğerler temiz görünüyordu. Doktorum bana bir test yaptırmamı ve eğer test negatif çıkarsa bir ciğer filmi çektirmemi önerdi.

Doktor çıkışı işe gitmek üzere yola koyulurken aklımda hemen bir HIZLI TEST kiti alıp ilk testi kendim yapmak vardı. İşim, bir Araştırma Hastanesi olan İlhan Varank Hastanesine yakın olduğu için Hızlı Kitlerin satıldığı Medikal dükkanları da hastane etrafına pıtrak gibi yerleşmişlerdi. O esnada Covid19’a yakalanmış olan Lise grubumdan iki arkadaşımdan öğrendiğim kitlerin 80TL bir ederi olmasıydı. Ancak ilk girdiğim medikalde bana 120TL fiyat çekilince ağzımdan çıkan UFF sözcüğünü duyan başörtülü kız, nakit verip belge almazsam 100 TL verebileceğimi söyleyince aklıma “Paranın, dini imanı yoktur. Hani vergilendirilmiş kazanç kutsaldı?” demek geldi ama sonuçta kız, kendine verilen fiyatları söylemek zorundaydı. Demokrasilerde çarenin tükenmediği gibi, Araştırma Hastanelerinin de yakınındaki medikallerin tükenmediği için bir sonra girdiğim medikalde aynı marka Hızlı Kit için 75TL isteyince, hiç ikiletmeden aldım. Yalnız kutuyu alırken prospektüsten okuyup anlamaktansa, tarif edilirse daha iyi olacağını düşünüp, nasıl kullanılacağını öğrendim. Çok da basitmiş. Daha önce PCR testi için numune aldırdığımdan boğaz ve burundan nasıl sürüntü alındığını bildiğimden sorun da yoktu. Yapılan işlem çok basitti. Kutu içindeki sapı biraz uzunca olan kulak çubuğu ile ağız ve burundan örnek alındıktan sonra, tüpteki solüsyon içinde iyice karıştırılacak ve test kiti üzerindeki hazneye değdirilecek. Bu kadar basit. İşyerime ulaştığımda testi yapmak için sabırsızlanıyordum.

Ar-Ge’nin boş odasına gidip testi yapmak üzere kutuyu açtım ki, ne içinde kullanım için bir prospektüs ne de kutu üzerinden bir tarif vardı. Dışarıda yağan yağmur ve üzerimdeki halsizlik beni, bana yapılan tarifi kullanarak testi bir an evvel yaptırttı. Önce biraz da acemi olduğum için boğazımdan aldığım örnek beni böğürttü ve ardından girdiğim burnumun derinlikleri de gözümü yaşarttı. Her ne olursa olsun doğru sonuç almak için vücudumun derinliklerine ulaşmayı önemsiyordum. Ardından solüsyon içinde çalkaladığım çubuğu kite oturttum ama çıkan sonucu nasıl yorumlayacağımı bilmiyordum. Kredi kartı slipi üzerinde bir telefon numarası bulunmaması üzerine WhatsApp üzerinden benden 1 hafta daha deneyimli arkadaşlarıma kitin fotoğrafını gönderdim ve bu ne demek diye sordum.Covid_Test

Bu arada slip üzerinde bulduğum ismi aratıp bir telefon numarasına ulaşmak için internete bakınıyordum. O esnada Burak’tan gelen “Eyvah Covid” yazısını gördüm mü, veya görüp bilincimin bunu reddetmesi gibi sildim mi anlayamadım ama sanki şoka girip başım bir döner gibi oldu. Bu esnada telefon numarasını da bulmuş ve medikale telefon edip kutudan prospektüs çıkmadığını ve sonucu nasıl yorumlayacağımı sordum adamlar prospektüs çıkmamasını pek fazla yadırgamasalar da, eğer sadece numunenin konduğu taraftaki çizgi varsa sonucun negatif, her iki çizgi de varsa sonucun pozitif, eğer sadece diğer uçtakinde varsa sonucun yanlış olduğunu söylediklerinde benim kitteki çift çizgi, yazının başındaki “Her canlı bir gün Covid’e yakalanacaktır” sözünün gereği benim için geçerli olduğunu gösteriyordu. Esasında çift çizgi çıktığını görünce durumu anlamıştım ama bilinçaltım reddetti tabi bunu. Çift çizginin anlamı “Hamile” olmadığıma göre kelime anlamı her ne kadar olumlu olsa da, manası olumsuz olan POZİTİF durumu idi. Binaya girdiğimden beri sadece ayrı odada numune alırken çıkarttığım maskemi çıkartmadan ve arkadaşları da fazla panikletmeden evde çalışmak üzere prototip cihazımı ve bilgisayarımı toparlayıp Ar-Ge’den ayrıldım. Firmadan ayrılırken önce İdari İşler Müdürü ile İK Yönetmenine “Hızlı Testimin pozitif çıktığını ve ortamdan ayrılmakta olduğumu” belirtip hemen yakınızdaki Sahra hastanesine gerçek bir test için yola koyuldum.

Daha önce üçüncü Biontech Aşımı olduğum Feriha Öz Acil Durum Hastanesi içimi rahatlatıyordu, ne de olsa Covid’e karşı önlemimi almamda rolü olmuştu. Danışmaya gelince önce kimliğimin barkodunu gösterip oradan Triaj için numara aldım. Triaj’da görevli hemşireye hızlı kitte pozitif çıktığımı söyleyip durumumu anlatıp oradan Teşhis kısmı için yeni bir numara aldım. Bu kez yan odanın önünde her ne kadar elimizde numara olsa da oluşturulan kuyruğa girip sıramın gelmesini bekledim. Danışmaya ve Triaj görevlisine verdiğim ifadenin aynısını teşhis hemşiresine de verdikten sonra aldığım üçüncü sıra numarası ile koridor sonundaki odaya yollandım. Meğer oradan da dördüncü kaydı yaptıracakmışım. Bütün bu kuyruklarda beklerken aklıma daha önce pek çok kereler gittiğim ve gitmekten bıkmadığım Disney Parkları önünde beklemelerim geldi. Oralarda da uzun kuyrukları gizlemek ve insanları durdurmak yerine yürüterek bekletmek üzerine kurulmuş kuyruk uzatma yöntemlerini hatırladım. Sonuçta 4 kapı aşındırıp bina dışında, hem kolay havalandırılan ve test yapacak personele bulaşma riskini azaltmak için kurulmuş bekçi kulübesi benzeri test alanında ağız ve burnumdan alınan numuneler sonrası evin yolunu tuttum.

Artık iş bekleyip e-nabız üzerinde belirecek Pozitif sonucunu görmeye kadar varmıştı. Eve gelirken haber verdiğim için evdekiler beni ağızlarında maske ile karşılayıp hemen yatak odasına kapattılar. Bu 7 günlük hapishane hayatım başladığında beş dakikada bir e-nabız’a girip sonucun çıkmasını gözlüyordum ama sonuç geciktikçe gecikiyordu. Ardından cep telefonuma birbiri ardına gelen SMS mesajları ile POZİTİF olduğum kesinleşti:

Sn. MEH* ULU*, 08/02/2022 tarihli test sonucu POZİTİFtir. Ekiplerimiz gelene kadar acil sağlık durumu dışında lütfen evden çıkmayınız. Filyasyon ekiplerimiz sizinle iletişimi 03129901453 veya 03129121453 üzerinden yapacaktır

Sn. MEHMET UFUK ULUĞ, Koronavirüs ile mücadele kapsamında sağlık personelimiz sizi ziyaret edecektir. Lütfen onay kodunuzu, sizi bizzat ziyarete gelen sağlık ekibimize veriniz.

Bu mesajları aldıktan sonra hakikaten dedikleri numaradan aradılar. Gerçi numaralar niye 1453 ile sonlanıyordu bilmiyorum ama, durumum soruldu, kendimi kötü hissetmiyorum, ilaç da istemiyorum dedim. Onlar da, zaten vereceğimiz ilaç çok da etkili değil, ateşin çıkarsa Parol al deyip kapattılar ve 7 günlük hapis hayatım başlamış oldu.

Sonraki yazı – 424 – Karantina

424

Önceki yazı – 422 – Latince 

422

blog, deneme, haftalık, yazı, 

Yorum bırakın