344 – Bıyık – Tanker


Ne yazsam, acaba ufak tefek şeyleri birleştirip bütüne mi gideyim derken tek konuluk bir cuma yazısı ile karşınızdayım.

17 Mart 2017

Daha önce de bir yazımda bahsetmiştim. Best FM’de Gazoz Ağacı programını sunan Cem Arslan (twitter hesabı @hakikicemarslan, sloganı da “ne sağcıyım ne solcu radyocuyum, radyocu”) adlı yayıncı, bir programında televizyonun ilk yıllarında yayınlanan bir reklam cıngılını hala hatırlayabildiğine önce şaşıp daha sonra “Kafamın içi fosseptik gibi, lüzumlu lüzumsuz pek çok bilgi var” diye bir yorum yapmıştı. Ben de o programı dinlerken ne kadar da hak vermiştim kendisine. Hak vermiştim ama 10 senedir bir köşe yazarı kıvamında, ortalama üç haftanın ikisinde ya bir anı ile başlayıp bir şeyler yazmışım, ya da bir olaydan yola çıkıp bir ahkâm kesmişim ya da yerken pek bir haz aldığım yemeklerden bahsedip hem okuyanların imrenme duygularını gıdıklayıp eğer hemen yemesi de mümkün değilse biraz kulaklarımı çınlatmışım. Tabi bir de yaptığım gezilerle ilgili yazdıklarım var ki “yediğin içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat” lafının hakkını vermeyi de bilmişim.

Bu hafta da “Cuma Yazısı” deyince aklıma gelen ama bir yazı konusu olmak için çok da uzun olmayan şeylerle daldan dala atlamayı hedefliyorum.

İnsanın hayatında bazı şeyler vardır ki, öyle şeylerle denk gelir de unutulması mümkün değildir. Sene 1979. Lisenin son sınıfında okumaktayım ve sınıf arkadaşlarıma göre nüfus kâğıdım biraz daha yeni olduğundan, pek çoğu sakal ve bıyık tıraşı için para ve zaman RahmiOdabaşıharcamaya başladıkları halde benim suratım, belki daha ilkokulda iken babamdan öykünüp, balık gövdeli bir çakı marifetiyle yüzümü susuz sabunsuz tahriş edişim dışında tıraş yüzü görmemiş. Görmemiş ama, bıyıklar da artık beni kes kıvamına gelmiş durumda. Ancak bu bıyığın bu hali alışı o kadar uzun bir süre gerektirmiş ki, artık göz alışkanlığı mı denir, umursamamak mı denir bıyıklar çıktığı gibi üst dudağım ile burnumun arasında durmakta. Derslerimize o sene girmese de nöbetçi öğretmenlik yapan tarih hocamız Rahmi Odabaşı’nın dikkatini çekmiş olan kaytan bıyıklarım ne yazık ki artık yolun sonuna gelmişti.

Akşamı zor edip, nasıl yapsam diye düşünürken, babamın kullanıp artık sakal tıraşında kullanmadığı ancak bir işe yarar diyerek atılmayan ve bir kenara kaldırılan schick marka bıçaklarından bir tanesini alıp yüzümü el sabunu ile sabunladıktan sonra kesmem için uyarıldığım bıyıklarımı kesmiştim. schickŞimdiki hali ile uzaktan yakından bir benzerliği olmayan ve henüz tüy mertebesinden, kıl olgunluğuna erişmemiş tüyleri üst dudağımdan uzaklaştırmam çok zor olmamıştı. Ancak aynaya baktığımda üst dudağım neredeyse bir dudağı yerde, bir dudağı gökte olan masal devlerinin dudakları gibi geniş gelmişti bana. Yeni halimi de kimse görmesin diye yatmadan hemen önce yapmış olduğum bu ilk tıraş deneyimimden sonra hemen yatağa girmiştim. Artık rüyamda ne görüyorsam, belki de kestiğim bıyıklarımın beni kovaladığı bir kâbustu, şiddetli bir patlama sesi ve sarsıntı ile gecenin bir yarısı uyandım. Ancak hemen farkına vardım ki bu bir karabasan değil gerçek bir patlamaydı.

1980 askeri darbe öncesi günleri yaşadığımızdan ve silah sesleri ve patlamaların artık vakayı adiye olduğu günlerde, evimizin hemen önünde yer alan ve şimdilerin Kadıköy sahilini kaplayan Hilton otelinin olduğu yerde bulunan Güney Sanayii’nin sahibi Sapmaz’ların yalısı arada sırada ufak çaplı bombalarla rahatsız ediliyordu. Tüm ev halkını uykusundan uyandıran bu patlama eğer ki Sapmaz’ların yalısına yapılmış bir saldırıysa, muhtemelen evin yerinde koca bir krater olmalıydı. “Terör saldırıları olduğunda camdan uzak dur” felsefesini öğrenmiş olan bizler, salona gidip dışarıya bakmaya cesaret edemiyorduk. O esnada kapımızın zili çalındı ve kapı karşı komşumuz ve kızı Seyhan’ı Sapmaz’lara gelin vermiş Müberra Teyze “Gittiler, gittiler” diyerek feryat figan bizim eve daldı. Çünkü kendi tarafından yalı görünmüyordu ve bizim salon penceresinden durumu kendi gözleri ile görmeye gelmiş. Derken merakın kediyi öldürdüğü gibi, bizler de artık koridorda hedef küçültmekten vaz geçip salona gittik. Gittik ki yalı sapasağlam yerinde duruyor ancak denizin üstü alev alev yanıyordu. Kaza ile ilgili bilgi: (https://tr.wikipedia.org/wiki/Independenta_tanker_kazas%C4%B1 )

Independenta.jpgİşin aslını tabi ertesi gün radyo haberlerinden, Evriyali adlı Yunan gemisi ile çarpışan Romen bandıralı Independenta adlı tankerin patlaması ile gemideki 43 kişinin hayatını kaybettiğini öğrendik. Petrol yangını olduğundan söndürme için fazla bir şey yapılamadığından, petrolün bitip de yangının sönmesini bekleyip bir aya yakın denizin üzerinde tütmesini seyretmiştik bu onlarca kişiye mezar olan tankeri. Hatta bir gece depolarında biriken gazın yanmaktan artık iyice incelmiş çeliği yararak parlaması ile bizden belki de 500 metre ötedeki bu sıcaklık salon penceresinin önündeki çiçeğin yapraklarını kavurmuştu.

Yangın 27 gün boyunca sürerken, sevgililer o zamanlar henüz meşhur olmayan selfie olayını arka planda yanan gemi ile birlikte çektirdikleri fotoğraflarla bugünün selfie çılgınlığını yakalamışlardı. Patlamanın olduğu sabah okulda tabiidir ki konuşulan tek konu tanker kazası idi. Ancak kendimi nedense patlamaya en yakın yerde yaşayan kişi olarak pek bir böbürlenmiş hissediyordum. Tam o esnada kapıda Rahmi hoca göründü. Burnumun altındaki karaltıyı görmediği için mutlu ve benim de verilmiş olan görevi başarıyla tamamlamış olduğum için takdiri hak eden halime bir kafa selamı verip gerisin geri koridora çıkmıştı. (https://tr.wikipedia.org/wiki/Independenta_tanker_kazas%C4%B1)

Şimdi sorarım, hayatında yaptığı ilk tıraşı hatırlayan veya o tıraşı hatırlatacak büyüklükte bir olaya sahip kaç kişi vardır ki?

Bu hafta Kaybettiklerimiz

MevlütÇavuşoğlu.jpg

TC’nin Uluslararası itibarı

Maalesef sırf referandumda oy verecek kitlenin gözünü boyayıp “Hey yavrum be, dünyaya postayı nasıl da koyduk” dedirtmek için hem zaten pek çok ülke ile kavgalı iken, kavgalı ülke sayısını arttırıyorlar hem de aynı Rusya ve İsrail’de olduğu gibi ileride özür dileyerek tükürdüklerini yalayacak durumları yaratıyorlar.

EmreSaltık.jpgEmre Saltık

Türk halk müziği sanatçısı, “Arif Sağ Müzik okulu” eğitmen ve yöneticisi Emre Saltık da hakkın rahmetine yürüdü.

JoniSledge.jpgJoni Sledge

Sister Sledge, “we are family” şarkısını söyleyen grubunun dört kardeş üyesinden ikinci en yaşlı üyesi Joni, en küçük kardeş Kathy’den sonra gruptan hayatını kaybeden ikinci üye oldu. Allah diğer iki kardeşe uzun ömür versin.

345

343

Yorumlar:

Turfan Gökalp
Sevgili Mehmet,
Yanan tanker olayında bizde taa Yeşilyurt’tan alevlerin gökyüzünde nasıl bir ışık verdiğini o gece sabaha kadar  seyretmiştik.  Müteakip günlerde  de bu elim kazayı İstanbul halkı haftalarca deniz kıyısından seyretmişti. Olayı çok güzel anlatmışsın, bu vesileyle bazı anılarımızı tazelettin.
En iyi dilek ve selam sevgilerimle..

Altan Ejder
Mehmet,
Ellerine ve hafızana sağlık olsun.
Tankerin patladığı gece meşhur Kaşaneler Street adresindeki evimizde o saatte sabah 3, 4 veya 5 oturmuş imtihanlardan birine çalışıyordum.
Arkam Kadıköy’e dönük camın önünde oturuyordum. Önce arkamdaki cam büyük bir basınçla esnedi ve karşı yöndeki camı da esneterek geldi geçti.
Sonra da arkamdan sanki güneş doğdu.
Arkamı döndüğümde gökyüzü sarı renkle aydınlanmıştı. Bu anımı senin sayende yazıya döktüm. Bu anı tekrar yaşattığın için teşekkür ederim.

Simten Uluğ
Emmoğlu,
O tanker patlaması yüzünden ne çok cam kırılmıştı Kadıköy de, birde bize yakın benzin istasyonu vardı, bende ertesi gün imtihanlarına çalışıyordum, benzin istasyonunu teröristler patlattı sandım. Korkudan herkes yatağından fırlayıp cama koştu. Demek ki evdekiler de öyle sandı. Balkona çıktım benzin istasyonu yerinde fakat kırılan camlar ve çığlıkları duyunca. Biz 2. Kattaydık sokağın gürültüsü kolay duyulurdu bizden.  Yengem sonraları o gece yanan insanların suya atladığınız gördüğünü balıkçıların denizden yaralıları topladığını da anlatmıştı. Dediğin gibi vapur la geçerken dumana bakar üzülürsün, hem ölen insanlara, hem havanın ve denizin kirlenmesine. Ertesi günü tüm imtihanlarına ertelenmişti Maarifte.
Senin şeftali tüyü bıyıklarında güneş vurunca kırmızımsı parladığı kalmış aklımda para maçı yaparken pencereye yakın Sıranın üstünde ….

Bir de sana onu kes mi demişler, tüh tüh…