287 – İleri Saat – II


4 Nisan 2014

Hikâyeyi mutlaka biliyorsunuzdur ama hatırlatmak adına tekrar anlatayım:
Laz, İngiltere’ye gitmiş ve tesadüf bu ya araba kiralayıp yola koyulmuş. Ama tabi Türkiye alışkanlığından yolun sağ şeridini takip ederek otoyola girmiş. Tüm araçlar karşıdan gelirken bu kendinden emin yoluna devam etmekteyken radyodan “Ters yönde seyretmekte olan bir araç var dikkat edin” anonsunu duyunca. “ne birisi ters, hepisi ters, hepisi ters” diyerek durumu protesto etmiş.
Laz_TersYon
Malum geçen hafta genel seçim ciddiyetinde yerel seçimler vardı. Türkün aklının sonradan gelmesi durumunun en güzel örneği olarak, seçimleri tam tüm Dünyanın saatlerini bir saat ileri alarak Yaz saati uygulamasına geçeceği güne rastlatılması sonrasında durumu kotarmak ve insanların seçim günü mutlaka hata yapacaklarını düşünüp, seçimlerin en azından minimum mağduriyetle atlatılması için, başka kimsenin aklına gelmeyecek bir yöntem bulup, bu nasılsa Bakanlar Kurulu Kararı ile gerçekleşen bir şey, dolayısıyla çıkarırız Kanunu, erteleriz bir gün saat ileri alınması deyip, muhtemelen kimselere bir şey danışmadan, saatlerin ileri alınışını Pazartesi sabahına ertelediler. Tabi bu arada Avrupa Birliği Uyum yasalarında yer alan, tüm Avrupa’nın hep bir ağızdan saatlerini ayarlama işini yapması gerektiği kanunu da hiçe saydılar. Muhtemelen, biletlerini aylar önceden satan THY gibi seyahat şirketleri de bu durumdan hem mağdur olmuşlar, hem de yolcular mağdur olmasınlar diye birer saatlik rötarları göze almışlardır.

Şimdi girişteki Laz’ın olayına gelirsek, saatlerin Pazartesi sabahı ileri alınması ile birçok kişinin işlerine geç kalacağını ben tahmin etmiştim ama bunun daha çok televizyon seyretmeyen, radyo dinlemeyen daha düşük eğitim düzeyine sahip kişiler arasında olacağını tahmin ederken, işyerimde yardımcımın geç kalmasını bu duruma yormadım nedense. Saat 10 olup hala gelmediğini görünce “Acaba başına bir haller mi geldi, yoksa AKP’nin seçim coşkusunu yaşayan kalabalıkların coşkun seline kapılıp onlarla konvoy mu yapıyor” diyerek telefon ettim. Arkadaşım Avrupa yakasında oturup Anadolu yakasında çalıştığından, sabah trafiğe takılmamak için yaklaşık 1 saat daha önce çıkarak işe vaktinde gelebiliyor. Kendisinin bana cevabı ve aramızdaki konuşma aynen şu şekilde oldu:

– Valla Mehmet Bey ben sabah yola çıktım ama trafik acayip yoğundu. Herhalde insanlar saatlerini bir gün erken ileri almışlar
– Yo. Normal olarak bu sabah saatler ileri alınacaktı, onlar da almışlar.
– Yok Mehmet Bey. Saatler pazartesi sabahı bir saat ileri alınacak.
– Tamam işte canım, dün seçim var diye saatlerin ileri alınması bir gün ertelendi. Pazar sabahı yerine pazartesi sabahı bir saat ileri alındı.
– Yok Mehmet Bey, saatler yarın sabah ileri alınacak. Bak ne diyor: Saatler Pazartesi saat 3’te 1 saat ileri alınacak.
– Tamam işte canım. Pazartesi saat 3’te.
– Aaaa. Doğru ya. Hah hah hah. Pazartesi sabahı bu sabah oluyor değil mi. Neyse ben yola çıktım geliyorum.

Malum senelerdir, iktidardaki hükümet, bu saatlerin bir saat ileri geri alınmasını iptal etmek isteyip, her ne kadar Avrupa Birliği Uyum Yasaları gereği kanunlaştırmış olsalar da bunu her defasında son kez uygulayacaklarını söylüyorlar ama Nasrettin Hoca’nın “buna değmiş, buna değmemiş” hesabı her sene seve (!) seve uygulamayı sürdürüyorlar. Bizde uygulanan saat esasen Kocaeli üzerinden geçen saat dilimi. Ama kış saatine geçince daha Doğu’ya kaydırıyorlar çıtayı. Bu da, zannımca, Arabistan zaman dilimine denk düştüğü için burada sabitlemek istiyorlar ama beceremiyorlar.

Mesela Ruslar bu ileri – geri zaman uygulamasını uygulamıyorlar. Sebebi de insanların bu ani güneş doğuş saatlerindeki değişimler karşısında, aynı Güneş tutulduğu zaman otlaklarda otlayan ineklerin depresyona girmeleri gibi, insanların depresyona girip intihar olaylarının artması imiş. Adamlar bakmışlar ki tam bu saat değişimlerini takip eden zaman zarfında intiharlarda dramatik bir artış oluyor, “halkımın sağlığı, dünya birliğinden daha önemlidir” diyerek dik bir duruş sergileyip bunu uygulamıyorlar. Tabi ortak saat değişimi kullanan Aeroflot gibi kuruluşlar bundan biraz etkileniyordur ama “önce insan” düsturu buna değer.

İleri saat deyince aklıma hep askerlik zamanı nöbet değişimi anım gelir. Bilenler bilir ki, askerlikte en sevilmeyen nöbet Cumartesi günü tutulan nöbettir. Cumartesi sabahı saat dokuzdaki nöbet değişimi için hafta içi saatinde görev yerinde olunup ertesi sabaha kadar süren nöbeti teslim etmek üzere Pazar sabahı da hafta içi saati uyanışı gerçekleştirildiğinden hafta sonu her iki günde de uyku kaçamağı yapmak mümkün olmaz. İşte böyle nöbetlerden birinde arkadaşım Atilla nöbetçi idi ve Pazar sabahı nöbeti diğer arkadaşımız Ömer’e devredecekti. Ne var ki biraz umursamaz bir tip olan Ömer, saatlerin 1 saat ileri alınacağını unutuvermiş. Bu yetmezmiş gibi üzerine biraz da gecikince saat dokuzda devralması gereken nöbeti on bire doğru devralınca Atilla haklı olarak kızmış. Çünkü gününün 2 saatini yenmiş. Buna karşılık Ömer aynı umursamazlığı sürdürüp “ne olmuş canım, biraz geciktiysem” lafı unutulmaz ancak yaşanır.

Malum ileri saat uygulamasına geçince her ne kadar kısa bir süre için sabah daha karanlıkta kalkılıyorsa da akşamları iş çıkışı hala tepede güneşi görmek insana mutluluk veriyor. İleri saat uygulamasının hayatınıza renk getirmesi dilerim.

Sonraki yazı 288 – Turşu suyu
Önceki yazı 286 Metrobüs

286

288

Yorum bırakın