474 – Ustalar


 22 Mart 2024

Son zamanlarda bir hayli şanslı hissediyorum kendimi bir sanatsever olarak. Üstelik de, eşimin politik gücünü kullanarak bazı sanat olaylarını protokol sıralarından izliyorum ki hani “Yeme de yanında yat” şeklinde müthiş keyif almaktayım. İşte bu önemli gecelerden birinde, geçtiğimiz cumartesi gecesi, Ataşehir’in en güzel, ve artık görevinin sonlarına yaklaşmış olan Kurucu Başkanın söylemiyle, AKM’den sonra İstanbul’un en büyük sahnesinde Şener Şen gibi bir Ustayı, kanlı – canlı olarak seyretme şansına eriştim.

Kendimi bildim bileli çok eğlenerek seyrederim oynadığı rolleri. Komedi filmlerinde, oynadığı her rolün hakkını vererek oynaması ile zannetmiyorum ki Şener Şen’i sevmeyen bir Türk sinema seyircisi olsun. Mesela bir “Atma Ziya” performansı vardır “Neşeli Günler” filminde ki, her seyredişimde pek bir keyif alırım. Gerçi o filmin her sahnesi çok komiktir ve turşu suyunu Sirke ile mi Limon ile mi diye başlayıp bir ailenin ikiye ayrılması konusunu işleyen film, tabidir ki Yeşilçam’ın komedi filmleri mutlu son ile biter geleneğini bozmamıştır. Ama taraf tutmam gerekirse filmde Münir Özkul’u tutarım turşu suyunu limondan yapmayı seçtiği için. Adile Naşit’in de hayatımdaki tek sahnesidir o Sirke derken yüzümü buruşturmama sebep olan repliği. Sirkeyi herhalde babam pek sevmezdi ki, bizde salatalar hep limon ile tatlandırılırdı. Arada yemek yediğim Teyzemlerde ise, Eniştemin tercihi sirkeden yana olduğu için salatalar bana değişik gelir ama Teyzemlerde yediğimi bana hatırlattığı için de hoşlanmamazlık etmezdim. Kadim dostum, 40+ yıllık arkadaşım ve yarışma partnerim Fuad’ın bir zamanlar aklına sirke geldiğinde bademciklerinin yanları kamaşıp bir çay kaşığı sirkeyi bu hissi gidermek için yuttuğunu duyduğumda da bu hareket bana pek bir acayip gelmişti.

Gevezenin sigarası sönermiş gibi benim de yazmaya bir başladım mı, Şener Şen’den girip sirkeden çıkmam çok da yadırganacak bir durum olmasa gerek. Geçen akşamki tiyatroya gelir isek, epik tiyatronun Türkiye’deki önemli örneklerinden biri kabul edilen Zengin Mutfağı 1977 yılında, ilk sahnelendiği zaman da gene baş rol olan Pehlivan Lütfü’yü Şener Şen oynarmış. Hatta 1988 yılında oyunun sinema versiyonu çevrildiğinde gene Lütfü, Şener Şen tarafından canlandırılmış. Can çıkar huy çıkmaz misali, günümüzde tekrar canlandırılan Zengin Mutfağı oyununda Pehlivan rolünde “gene Şener Şen” var. Ve hakikaten, iyi ki gene var. 83 yaşının tüm dinamizmi ile sahnede, tipik Şener Şen çevikliği ile hareketleri müthiş. Hele arada sahne gereği üst kat merdivenlerini hızlı çıkışı var ki “bu çeviklik nereden geliyor, içinde hala daha sönmeyen oyunculuk ateşinden mi” diye sorasınız geliyor.

2 perdelik oyunun sonunda, kendisine bir jest olarak, Kültür Merkezinin bu büyük salonuna “Şener Şen Sahnesi” adı verildi ve çok da güzel oldu.

Geçtiğimiz senelerde, tesadüfe bakın ki kendisini canlı olarak seyrettiğimde o da 83 yaşının Altan Erkekli baharındaymış, Genco Erkal’ın sahne performansına bayılmıştım. Böyle ustaların performanslarını araya televizyon gibi aracı koymadan doğrudan seyredebildiğiniz fırsatları bulduğum zaman kaçırmamaya çalışıyorum. Yarın da aynı sahnede hayırlısı ile, diğer iki ustaya göre daha hayatının baharında sayılabilecek Altan Erkekli (68) Ustayı seyredeceğim.

Önceki Yazı 473 – Spor

473

Yorum bırakın