473 – Spor


 16 Şubat 2024

Geçtiğimiz 2023 yılının ekim ayında oynanan Galatasaray – Beşiktaş, 2023 – 2024 Trendyol Süper Lig dokuzuncu hafta karşılaşmasından sonra yazdığım bir yazıda Atamın “Ben, sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim” sözünü hatırlatmıştım.  Esasen spor sadece sağlıklı ve zinde kalmak veya sporcu olup para kazanmak için değil, aynı zamanda keyif almak için yapılan bir şey. Tabi küreselleşen ve endüstriyel hale gelen üst düzey sporda keyif almaktan çok sonuç odaklı düşünüldüğü için bazen keyifler kaçabiliyor.  Mesela bir kulüp yöneticisinin sahaya inip kararlarını beğenmediği hakemi dövmesi ya da bir başkasının eskiden mahalle arasında oynanan maçlarda, topun sahibinin kararları verdiği gibi “Takım benim değil mi” diyerek maçın yarıda kalmasına yol açacak hareketleri her ne kadar tepki görse de “Ama hakemler de çok kötü yönetiyorlar” denilerek yüzde yüz reddedilmiyor.

Bunun yanı sıra ise bazı şeyler, her şeyin bu kadar da kötü gitmediğini hissettiriyor bana. Geçtiğimiz hafta Ziraat Türkiye Kupası son 16 turu maçları vardı. Şansıma bu sene tek maç eliminasyon şeklinde oynanan Ziraat Türkiye Kupasında yaptığımız tüm tek maçları evimizde oynuyoruz. Geçen haftaki rakibimiz de, Trendyol Birinci Lig ekiplerinden Teksüt Bandırma Spor idi. Her ne kadar play-off’lara kalmaya çalışan bir kadrosu olsa da, bu sene Trendyol Süper Ligde, üçüncülüğe oynayan takımlara karşı bile korkunç bir kadro ve oyun farkı olan CimBom için rakip öyle çok korkulacak bir takım değil gibi gözüküyordu. Ama aynı benim kadim dostum Fuad ile katıldığımız Lingo Türkiye 67 numaralı yarışmasında üçüncü masada olup ilk elenenler olsalar da, baştan sıkı tuttuğumuz rakiplerimiz gibi temkinli olmayı elden bırakmamak gerekiyordu. (Bu arada yarışmayı seyretmeyenler için performansımızı görmek adına link: https://www.youtube.com/watch?v=95_TonZqsP0).

Teksüt Bandırma Spor’un da taraftarı bir hayli ateşli. Her ne kadar yukarıda açıkladığım gibi arada sıklet farkı olsa da, tek maçlı eliminasyon durumlarında, atılan taş kuşa çarpmasa da, kuşun taşa çarptığı olduğu için, Bandırma Spor taraftarı 27 otobüs ile İstanbul’a keyifli bir yolculuğa gelmişlerdi. Maçtan önce sosyal medyada verdikleri mesajlarda şöyle diyorlardı:

Galatasaray deplasmanı için 27 otobüs dolmuş olup, 1.250 taraftarımızın kaydı tamamlanmıştır. Kupa maçına gidiş geliş 200 TL olup maça gelecek tüm taraftarlarımıza Bordo Polar hediye edilecektir…

Maça geldikten sonraki paylaşımlarında da “Rams Park ta 2.500 BANDIRMALININ sesini Bandırmaspor2kısabilmek adına sık sık müzik yayını giriyor...” diyorlardı. Hakikaten, neredeyse her maç en az kırk bin kişilik taraftar desteğini alan CimBom’un uzunca bir zamandır rakip seyircinin sesini çıkarabildiği ilk maç oldu bu.

Maça gelirsek, beklenildiği gibi tur atlayan CimBom oldu ama 4-2’lik skorda 2 gol katkısı sağlayıp bir golleri de VAR’dan dönen Bandırma Sporu kutlamak gerek. Gelen seyirci maçın sonuna kadar desteklerini eksik etmedi ve anın keyfini çıkarmaya çalıştılar. Ama bizim taraftar grubunun dersini iyi çalışmadığı da bir gerçekti.

Bandırma Spor’un bir maçında geçen ve sporla ilgilenmese de herkesin bildiğini zannettiğim bir fıkra vardır, fıkra değil belki de gerçektir: Bandırma seyircisi destek için “Bandırma, Bandırma” diye bağırırken rakip seyirciden de şöyle bir cevap gelir: “Bandırceez, Bandırceez”. Tribün komşum Kardeşim Murat’ın saptadığı bir durum:

Eğer maçı Beşiktaş ile oynasalardı, Beşiktaş tribünlerinden ‘Bandırceez’ tezahüratı mutlaka gelirdi”.

Maçın benim açımdan ilginç olan bir başka enstantanesi de, VAR tarafından çağırılan  hakemin TaşMakasKağıtpenaltı kararlarından sonra, her ne kadar daha önceden kararlaştırılmış olsa da, penaltı atmak isteyen üç futbolcunun ilginç seçimi oldu. Barış Alper Yılmaz, Mateus Cardoso Lemos Martins (kısaca Tete) ve Halil İbrahim Dervişoğlu penaltıyı kim atacak diye TAŞ – KAĞIT – MAKAS ile belirlediler penaltıcıyı. 2 tane penaltı olduğu için Mateus Cardoso Lemos Martins (kısaca Tete) ve Halil İbrahim Dervişoğlu penaltıları kullandılarsa da, son zamanların yükselen değeri Barış Alper Yılmaz’a şansın gülmemesi belki de şansın futbol yönünden güleceğinin bir işareti olabilir. Duayen spiker Ercan Taner ise, RadyoSpor’daki programda, bunu rakibi incitici bir hareket olarak niteleyip, ciddi bir takımın penaltıcısının maçtan önce belirlenmiş olup, sahaya böyle hareketlerin yakışmadığını söyledi. Haklılık payı olsa da, sahada oynadığı oyundan keyif alan gençleri seyretmek de bir başka hoş.

Devre aralarında da ileride anı olsun diye, taraftarlar tribün liderlerinin platformlarında evlilik Stadyumda_Evlenme_Teklifi teklif ediyorlar. Kızların yukarıya tırmanırken korku yaşamaları ve yukarı çıktıktan sonra birden erkeklerin diz çöküp ellerindeki yüzükleri sunarak evlilik teklif ettikleri anda tribündekiler de destek oluyorlar ama kızların hayretleri çok ilginç oluyor. Hele ki, kuyruk bekleyip birbiri ardına yukarı çıkınca, gözü açılmadık sığırcık yavrusu benzeri şaşkınlıklar senaryonun gereği olsa gerek. Ama gene de evlilik teklifi alınca, en azından tribünün o kısmında olan iki – üç bin kişinin alkışını almak da herkese nasip olmaz.

Deplasmana gelmiş ve maçtan sonra memleketine gidecek seyircileri de, güvenlik gereği, ev sahibi takımın seyircisi stadı boşaltana kadar salmıyorlar. Hani arada şuursuzun birileri çıkıp bir oyun olan futbolu, başka bir takımı tutuyor diye, başka sebeplerden şarj olmuş üç kuruş etmeyen beynini deşarj etmek için alet etmesin diye. Sonuçta maçtan sonra, biz hızlı adımlarla evimizin yolunu tutarken, Bandırma yolcuları deplasman tribününün kapılarının açılmasını bekliyorlardı. Kim bilir evlerine ne zaman dönmüşlerdir.

Sonraki Yazı 474 – Ustalar

474

Önceki Yazı 472 – Lingo Final

472

Yorum bırakın