26 Ocak 2024
Sayılı gün çabuk geçmiş ve günlerden cumartesi olmuştu bile. Pazartesi yarışmaya davet edilmiş ve sonraki üç günde neredeyse ayakkabı numaramıza kadar varan soruları cevaplamış ve zurnanın zırt dediği yere gelinmişti. Kocaeli’den gelen Fuad’ın bana ulaşması için bir saati aşkın bir yolculuk yapması gerekiyordu. Trafik sıkışıklığı ihtimalini de göze alarak saat 10 gibi bizim evden çıkmayı planladık ve planladığımız gibi de oldu. Bu bizim yarışma için yaptığımız planların da gerçekleşeceğinin ilk göstergesi olarak kabul edilebilirdi. Fuad’ın güvenli sürüşü ve trafiğin bir İstanbul cumartesi sabahı için inanılmaz rahatlığı ile arabayı biraz da uzakta park edip insanın içine işleyen sabah ayazında on dakikalık bir yürüyüşle saat 11 gibi, yani bizden istenen saatten bir saat öncesinde, Ciner Stüdyolarına vardık.
Kapıdaki güvenlik görevlisinin isimlerimizi ve katılacağımız programı telsizi ile teyit etmesiyle stüdyoya girdik. Kapıda bizi karşılayan yönetmen asistanı Kardelen Hanım biraz erken geldiğimizi de belirterek bizi içerisinde dört koltuk ve etrafında ampuller dizili bir makyaj aynasının da bulunduğu yaklaşık on metrekarelik soyunma odamıza aldı. Ortadaki sehpada, kahvaltı etmeden gelmiş olabiliriz diye veya heyecandan midemiz kazınması durumuna karşı, 3 tane poğaça yer alıyordu. Heyecanımız da giderek artıyordu.
Ciner Stüdyolarının bir başka mekanında da, son günlerin rağbet gören dizisi “Kızılcık Şerbeti“nin çekimlerinin olduğu da çıtlatıldı bize ama heyecanımızdan onlarla ilgilenmeye, hatta bir selfi çekmeye kalkışmadık bile.
Saat yarım gibi, Kardelen Hanım bizi hem diğer yarışmacılarla tanışmak, hem yönetmenin bize yarışma ile ilgili bilgilendirmesi ve ardından da makyaj için bir başka odaya aldı. Rakiplerimiz, yarışma için Ankara’dan gelen karı – koca avukat Somuncu çifti ve ilkokuldan beri arkadaş olan iki üniversite öğrencisi idi. Yaşımız ve dolayısıyla kelime hazinemizin çokluğu gözlerini korkuttuysa da yapacak da çok şey yoktu.
Yönetmen yardımcımız, önce birbirimizi tanıyabilmemiz için bizlerle biraz sohbet edip bize 
yarışmanın formatını tekrar hatırlattı ve yarışmada oluşabilecek bazı teknik hatalardan ve yayında sakıncalı kelimeler kullanımında bazı yerlerde çekimi tekrarlayabilecekleri durumundan söz edip yanımızdan ayrıldı. Bu arada Kardelen Hanım avukat çifti makyaja alırken, benden de kollarının ütüsü biraz kaçmış ceketimi alıp ütüye götürdü.
Makyaj için Fuad ve beni de oda boşalınca makyaj odasına aldılar ki, hayatımızda ilk defa makyaj fırçası ve pudra ile tanışan ikimiz için ilginç bir deneyim olmadı değil. Makyajlar tamamlanıp, makyöz hanım özçekimini (selfi) aldıktan sonra bizi, esas yönetmenin son bir kontrolüne almak üzere odalarımıza yolladılar. Yönetmenin de onayı ile artık yarışma için hazırdık ki çekime başlamak üzere çekimin yapılacağı hangara doğru yola koyulduk. Artık dışarıda yürüdüğümüz için soğuktan mı, yoksa heyecandan mı beni ufaktan bir titreme de aldı.
Çekim mekanına ulaştıktan sonra ise nedendir bilinmez bana birden bir rahatlama geldi. Seyrettiğim programdaki dekoru görmek ve çekim ekibinin aşırı nazik ve samimi davranışları bu rahatlığı yarattı herhalde. Çekim öncesi isimlerimizin yazıldığı isimliklerimizin yakamıza ve ensemizden sokulup ceket içerisinden geçirilen mikrofonlarımızın takılması ile yarışmaya hazırdık. Diğer yarışmacılara “BEY” ya da “HANIM” diye hitap edilirken; ki yarışma esnasında bunlar düşüp sadece isimlerle hitap edildi ama bizlerin isimlerimizi takip eden “ABİ” sonuna kadar kaldı. Yarışma esnasında nasıl duracağımız, kamera kadrajından çıkmayalım diye nasıl hareket edeceğimiz de öğretildikten sonra “Kemal Bey geliyor” anonsu ile ok yaydan çıkmıştı.
CUMAYAZILARI 