465 – Tesadüf


 5 Ocak 2024

Tesadüf: Türk Dil Kurumu güncel sözlüğe göre:

Yalnızca ihtimallere bağlı olduğu düşünülen olayların kesin olmayan, değişebilen sebebi, Tasarlanmadığı halde karşılaşma; rast.

Hatta bir de cümle içerisinde kullanırsak “Babamın bir tesadüfü var” yerine, gene TDK sözlükte verilen örnekteki Memduh Şevket Esendal’ın cümlesini örnek gösterebiliriz:

“Öyle bir tesadüf olsa ki bir saatçik şu doktorla oturup konuşabilse!”

Bu konuya nereden geldin diye soracak olursanız mutat öğle yemeği sonrası yürüyüşümü yaparken, aniden bir yan sokağa sapasım geldi. Sokağın ortalarında, arada yürürken ezan sesini duyduğum caminin olduğunu gördüm. Hemen yanında da, mezar işleri yapan bir mermerci’nin tahminim o ki, bir arkadaşına gönderme olarak yazdığı ve biraz da reklam kokan bir mezar taşını gördüm. Taşın üzerinde yazanları okuduktan sonra yüzümde hafif bir gülümseme ile yola devam ederken, içimden bir ses geri dönüp taşın fotoğrafını çekmemi ve bundan bir Cuma yazısının çok kolay kotarılabileceğini söyledi. Yaklaşık on metrelik bir geri dönüşten sonra taşın fotoğrafını çekip yoluma devam ettim. Taşta şunlar yazılı idi:

Elektrikçi Sezgin

Ruhuna Fatiha

Rahmetli çok iyi kablo döşerdi 😊

TesadüfSoyadı yazmamış olduğu için bunun bir arkadaşına gönderme olduğunu düşünsem de, doğum günü ve daha dünkü gün olan 3 Ocağın ölüm günü olarak yazılmış olmasından, bunun bir espri olmayıp gerçek bir mezar taşı olduğunu düşünüp, gıyabında bir Fatiha gönderiverdim Sezgin’e, yaşıyor olsa da, ölmüşlerine gitsin diyerek.

Daha önce de, gene gördüğüm bir yazı sonrası bir yazı kotarmış, ama onda fotoğrafı hemen çekmeyerek bir pişmanlık yaşamış, ancak günler sonra aynı aracı görüp resmederek durumu telafi etmiştim (https://cumayazilari.wordpress.com/ahkam/404-arac-yazilari/).

Yazının başındaki Tesadüf’e gelirsek de, hani paralel evren kavramı vardır. Bir arkadaşım bana bunu anlatmaya çalışmıştı ancak ben, “Görmek inanmaktır”, “Seeing is believing” gereği, tam olarak anlayamasam da bana anlatmaya çalıştığı şöyle bir şeydi:  Siz bir boyutta yaşarken, yaptığınız seçimlerle, farklı evrenlerde yaşamınızı sürdürürsünüz gibi, benim hala aklıma yatmayan ancak o kadar ciddi ve inanmış anlattı ki, “çalıyor ama çalışıyor” mantığını kullanarak doğru olduğunu kabul ediyorum. İnternette paralel evren diye arattığımda son derece açıklayıcı şu bilgiye rastladım “evrenlerin, zamanın sinerjik görünümlerinden biri olan paralelizm, ve diyalektik uzantısı olan kognitif bağlamda difraksiyona bağlı çoğalımlarıdır.” Rahmetli kayınpederimin çokça kullandığı “Yemedim ama sevmem” gibi ben de “Anlamadım ama doğru” lafını kullanabilirim. Ayrıca rastladığım şu benzetme de durumu biraz açıklar nitelikte: “Aynı apartmanda yaşadığın alt komşunun evi sana göre bir çeşit paralel evrendir. Adamın evine girersin, ortam aşinadır ama her şey (eşyalar, dekorasyon, vs) farklıdır.” Yani paralel evren ve tesadüfler de, sana neyi nasıl yaşayacağını yaptığın seçimlerle değişebileceğini söylüyor.

Burada biraz da kaderciliği ortaya koysak, esasında paralel evren diye bir şey yoksa ve seçimlerimiz de acaba bize daha evvel yazılmış olan kaderimizdeki seçimler midir? Yani biz bir durumda, özgür irademizi kullanıp bir seçim yaptığımızı düşünüyorsak da, acaba seçim yapmasak bile aynı şeyi yaşamak gibi bir durum olabilir mi? Olamaz diye düşünüyorum çünkü eğer ki ben bugün o sakak başında yolumu değiştirip sapmasam mermercinin mesajını göremeyecek ve dolayısıyla bu Cuma yazısını nasıl kotaracaktım bilemiyorum. 

Önceki Yazı 464 – Otorite

464

Yorum bırakın