444 – Psikoloji


Seçim telaşesi derken ihmal ettiğim yazılarımdan bir tanesini tam da gününde servis ediyorum

26 Mayıs 2023

Son zamanlarda, seçim telaşesi bir yana uzun zamandır devam etmekte olan ekonomik belirsizlik, fiyatların günden güne değişmesi sebebiyle milletçe zor günler geçiriyoruz. Psikolojimizi sağlam tutmak çok da kolay değil. Haberlerde rastladığım, “yol verme kavgası yüzünden birbirini döven-öldüren”, “Vay bana yan baktın diye celallenen”, “görüp de beğendiği ve belki de evlenmek istediği kız kabul etmeyince yüzüne kezzap atan hatta öldüren” kişilerle ilgili haberleri okuyunca insan dehşete düşüyor. Benim bu durumlar için kendimce edindiğim yöntem “Delidir – ne yapsa yeridir” diyerek ne münakaşaya girmek ne de durumu daha da sertleştirecek durumlara getirmek.

Ancak bazen öyle durumlarla karşılaşıyorsunuz ki “kabahat ölende mi öldürende mi” durumu yaşanmıyor değil. Bu atasözümüzün anlamını irdelerken karşılaştığım bir sözde şöyle diyordu: “Yapılan her işte veya karşılıklı ikili ilişkilerimizde karşı tarafı kızdırmaktan kaçınmalıyız. Eğer o kişiyi tahrik edecek bir sözde veya sinirlendirecek bir harekette bulunursak sonuçlarına katlanmamız gerekir. Bu kişi, sinirlendiğinde bize hücumda bulunursa eğer, zarar görebilir, hatta ölebiliriz. Bu yüzden bu gibi durumlarda mağdur olan kişi, suçu işleyen kadar kabahatlidir.” Bu son cümlesine katılmamakla beraber, kabahatli olmasak da mağdur olmamak için alttan almak, görmezden gelmek en doğrusu olur herhalde.

Bu konuya nereden girdin derseniz konu bana çok komik geldi ki söylediğim herkes de bana hak verdi. Biliyorsunuz 2007 yılından bu yana, yani 16 senedir “Cuma Yazıları” adı altında gezilerimi, anılarımı, bazı konulardaki fikirlerimi – benim deyimimle – ahkamlarımı sizlerle paylaşıyorum. Bunu da kadim dostum, beraber içtiğimiz ilk kahvenin hatırının bile kalmadığı arkadaşımdan öykünerek başladığım yazılarımı bir blogda internet ortamında yayınlıyorum. Fuad dostumun da benim gibi bir bloğu, hatta iki bloğu var ve o da periyodik olmasa da orada yazılarını yayınlıyor. Geçenlerde tanımadığı, ama muhtemelen belli bir konuyu araştırırken internetten sitesine rastlayan ve yazıyı beğendiğini söyleyen birinden bir yorum aldığını söylemişti. Yorumun konu ile alakası yok ancak yorum yapan kişinin soyadı kendisine tanıdık gelince bunu benimle paylaştı. Sebebi de yorumcunun soyadı ile benim dayımın soyadlarının aynı olması. Üstelik de Türkiye’de çokça rastlanan Türk, Yılmaz, Kaya, Demir, Çelik, Şahin, Yıldırım, Yıldız gibi pek de rastlanan bir soyadı olmayışı sebebiyle arkadaşımın dikkatini çekmiş. Bana yorumu yapan kişinin tanıdık olup olmadığını sordu ben de tanımadığımı ama kendi blogu olduğu için Dayımı tanıyıp tanımadığını sormasını söyledim ancak nedense dayanamayıp, sayfanın sonunda yer alan yorumun altına şu soruyu sordum:

Abdullah Bey merhaba, Soyadınızı gördüm. Dayımın ismi de Ayberk. Kendisi Ankara Sanat Tiyatrosu ve Devlet Tiyatrosu sanatçısıydı. Acaba bir akrabalığımız olabilir mi?

Son derece masum ve içinde hiçbir tehdit, hakaret, aşağılama içermeyen bir soru. Bu soruyu sorduktan sonra da arkadaşıma şu mesajı attım:

Affına mağruren, sen sormadın ama ben sordum. Sonuçta, çıkarsa benim akrabam çıkacak.

Bu mesajı attıktan yaklaşık 2 saat sonra Fuad’dan gelen bir mesaj beni şaşırttığı kadar güldürdü de.

Cevap geldi. Biraz uygunsuz girip, sonra yumuşamış.

Merakla ilgili blog sayfasına girdiğimde attığım kahkaha etrafımdaki aile efradını hem şaşırttı hem de meraka gark etti. Mesaj aynen şöyle:

Ne alakası var benim bir tanıdığım yok aynı zamanda akraba değiliz ama iyi bir insana benziyorsunuz arkadaş olabiliriz

Muhtemelen Güldür Güldür Show’da böyle bir karakter vardı, lafa bir şekilde başlayıp neredeyse 180 derece – hatta daha ileri gidersek ve dönüşün abartılı olduğunu söylemlerinde halkımın ve bazı siyasetçilerin kullandığı 360 derece (yani o kadar çok, Tam açı) – dönerek tamam şunu diyecek dediğiniz anda tam zıddını söyleyen bir karakterin kurabileceği bir cümle. Yani önce ilk adımında kavgaya yol açacakken birden yumuşayarak işi, birbirimizi tanımadığımız halde, arkadaşlığa kadar götürecek bir noktaya getirmek.

Cevabına yorum yazıp aramızdaki ilişkiyi daha ileri götürsem mi, yoksa cevabı sanki hiç görmemiş gibi yapıp unutsam mı bir karar veremedim. Ayrıca cevap vermediğimde sinirlenip beni bir şekilde bulup sıkıntı yaşatabileceğini düşünüp korkmuyor da değilim. Hatta o sebeple ismini bile değiştirerek yazdım yukarıda.

Ne dersiniz?

Önceki yazı – 443 – Bulmaca

443

blog, deneme, haftalık, yazı, 

Yorum bırakın