420 – Kıtalararası Yüzme Yarışları


Bu sene de İstanbul Boğazında yarış oldu. Ben gene hallendim ama geçen seferki korku ve katılma şartlarının zorlu olması sebebiyle katılamayacak olmaktan tabi bir de pandeminin getirdiği kısıtlamalar sebebiyle katılmaya teşebbüs bile etmedim

27 Ağustos 2021

Boğaziçi_YarışBir Boğaziçi Yüzme yarışı daha sona erdi. Hatırlarsanız, 2017 yılında seyretmiş olduğum İstanbul Boğaz’ında düzenlenen yarıştan müthiş keyif alıp bir sonraki seneki yarışa katılmak üzere içimde müthiş bir istek uyanmıştı. Derken, verdiğim kararı uygulamak ve vücut olarak hazırlanmak için spor salonuna kaydımı yaptırmış ve formaliteleri uygulamak adına da Türk bürokrasisi ile amansız bir diyaloga girmiştim. Spor hekimi, bana rapor verebilmek için eforlu EKG yaptırmamı istemiş ama yetkisi olmadığından bu testi yaptırabilmek için kardiyoloğa başvurmam gerekmişti. Eforlu testi yaptırırken, yan bantta, hayatında hiç koşu bandına binmemiş bir vatandaş ya banttan hızlı koşup makinaya çarpmış ya da yavaşlayıp banttan düşünce testi yarım bırakmak zorunda kalmıştı. Ben raporumu alıp seçmelere katılıp 800 metreyi yarım saatin altında yüzsem de, artık daha çok turizmi desteklemek ve yurtdışı turlarının bir cazibe merkezi olmak için yurtiçi kontenjanını düşürmek ve yurtdışına daha fazla yer açma sebebiyle elenince, teselli armağanı olarak verilen o sene ilk (muhtemelen de son) defa yüzülecek olan yeni bir Çanakkale rotasında yüzmeye kaydoldum.

Bu yarışa katılacaktım ancak derin denizde yüzme tecrübem, 10 yaşlarındayken Boğaziçi’nin serin sularında Rumeli Hisarından atlayıp akıntıyla beraber Bebek’te sahile çıkıp, ardından koşarak tekrar Hisar’a varıp tekrar atlamaktan ibaretti. Mesafe olarak da, yarışma mesafesi her ne kadar akıntı destekli olsa da, 5 kilometre, benimse hayatımda yüzdüğüm en uzun mesafe seçmelerdeki 800 metre idi. Yarışa katılacağım belli olduktan sonra da çalışmalarımda en çok 45 dakikalık bir suda kalma sürem oldu. Yarış günü, diğer yarışmacıların tecrübesinin yanında benim çaylaklığım ve derin denize ilk açılışım olması sebebiyle 1-0 yenik başladığım yarışın on beşinci dakikasında, hayatın tatlı olduğunun farkına varıp yarışı terk etmiştim. Yarışı anlattığım detaylı yazımı blog sayfamdan okuyabilirsiniz: https://cumayazilari.wordpress.com/hakkinda/375-yaris/

Bu sene de, pandemi koşulları hala daha sürerken tesadüfen rastladığım 2021 Boğaziçi Yüzme yarışını televizyondan seyredeyim desem de Eurosport da dahil hiçbir kanalda bulamadım. Bu sene parkur rekorunun kırıldığı ve 1555 erkek, 580 kadın yarışmacının bitirebildiği yarışın kontenjanının yarısını yabancılara, özellikle de Rus ve Ukraynalı katılımcılara ayırmışlar. Yarışın sonuçlarını inceledikten sonra, insanının tabiatı gereği, kendisine yakın olduğu şeyleri incelemesi gereği, bu seneki Çanakkale Yarışının akıbetini öğrenmek üzere internette sörf yapayım dedim.

Çanakkale_Yarış Bu seneki yarış, Çanakkale Rotary Kulübün katkılarıyla ve 30 ağustosta yapılıyormuş. Yarış Eceabat’tan (Avrupa yakası) başlayıp karşı kıyıdaki (Anadolu toprakları) Çimenlik kalesinde son bulacakmış.

Akıntının yarışmacılara desteğini esirgemeyeceği yarışmanın normalde 50 dakikada yüzülebileceği için 105 dakika ile sınırlandırılmış olan süre bitiminde denizde kalanlar rızalarına bakılmaksızın Sahil Güvenlik tarafından denizden toplanılacaklarmış. Eh bu da son derece makul çünkü sonuçta yarışma için Çanakkale boğazı trafiğini kesip gemileri durduruyorlar. Hatta bu konuda o kadar ciddiler ki altını imzalattıkları yarışma koşullarında şöyle bir ibare var:

Denizden çıkmak istemeyen ve görevli botlardaki personele olumsuz tutum ve davranışlar sergileyen yüzücüler bundan sonraki yarışmalara kesinlikle kayıt yaptıramayacaklardır. Tüm uyarılara rağmen denizden çıkmayan katılımcılar deniz polisi tarafından resen denizden alınacak kendi ve diğer yüzücülerin can güvenliğini tehlikeye düşürmesi nedeniyle hakkında yasal işlem yapılabileceği ihtar olunur.

Ayrıca yarışmacı olmayıp haricen yüzmek isteyenler de, kafalarında bone, bacaklarında çip olmayacağı için Sahil Güvenlik tarafından denizden toplanıp haklarında kovuşturma açılacakmış.

Denizden toplama işi İstanbul Boğaziçi yarışında da vardı. Eğer ola ki Kuruçeşme’deki finiş noktasını bir şekilde geçerseniz, Boğazın o akıntılı suyunda tersine yüzmek neredeyse imkânsız gibi bir şey olsa gerek. Geçen senelerde seyrettiğim yarışlarda, parkurunu iyi tayin edemeyenlerin finişten saptıkları son elli ve yüz metrede canhıraş şekilde attıkları kulaçlara rağmen yerlerinde saydıklarını hatta Marmara’ya doğru sürüklendiklerini görmüştüm. Tabi bu durumda onları sudan çıkarmak da ellerinde filelerle bekleyen görevlilere düşüyor. Bu da son derece can sıkıcı, düşünün 5 kilometreyi yüzmüşsünüz ama yaptığınız bir hata ile 10 metre ileri gitseniz geri dönemeyip diskalifiye oluyorsunuz.

Yarışmaya katılıp 15 dakikada 350 metre yüzüp denizden çıktıktan sonra fark ettim ki bende iyi bir derin deniz fobisi oluştu. Daha önceleri de, Jaws filminin bir travması olarak sadece aşağıdan gelebilecek canavar tehlikesine karşı bir korku varken, şimdilerde denizin içine doğru çekilme korkusu oluşmuş ki, denize girerken ayağımın basmayacağı yerlerde yüzmek keyif vermektense içimde bir ürperti oluşturduğundan eşimin ısrarlarına karşın fazla açılamıyorum. Yarışmaya katılmayı düşündükten sonra internet üzerinde teorik olarak ve havuzda pratik olarak yaptığım geliştirmelerle hem daha stilli hem de daha verimli kulaçlarla daha hızlı yüzsem de 3 metreden sonraki derinliklerde artık boy gösteremeyecekmişim gibi geliyor. Hani aç tavuk kendini darı ambarında zannedermiş de, olmaz ya, bana şimdi gelseler ve sizi yarışmaya davet ediyoruz, bu kadar reklamımızı yapıyorsunuz ve kitlelerdeki Boğaziçi ve Çanakkale yarışlarının farkındalığı arttırıyorsunuz deseler yarışmaya katılacağımı zannetmiyorum.

Önceki yazı – 419 Cumartesi

419

 

blog deneme haftalık yazı 

Yorum bırakın