408 – Komagene_TAKO©


3 Mart 2021

Çiköfte, benim için hep geçmişi hatırlatan bir yiyecek olmuştur. Babamın neredeyse iki haftada bir yoğurduğu ve yoğururken de etrafını sardığımız, daha yoğurma işlemi bitmeden Babamdan tatmak için istediğimiz gözümün önünde. Daha önceki yazılarımda çiköfteden bahsetmiş ve hem içeriğini hem de hazırlanışını detaylı bir şekilde anlatmıştım (https://cumayazilari.wordpress.com/yemek-zamani/105-cikofte/). Ancak bu kez çiköftenin, son zamanlarda keşfettiğim yeni bir tadından bahsetmek istiyorum.

Çiköfte önceleri sadece ocakbaşı restoranlarda çeşni olarak veya sıra geceleri gibi toplantıların vaz geçilmez tadı olarak karşımız çıkardı. Hatta otel odalarında veya Büyük Millet Meclisi toplantı odalarında yoğurulduğu zaman, olmuş mu diye kontrol için tatmak yerine tavana yapıştırmak olmazsa olmaz bir görüntü idi. Derken pıtrak gibi çiköfte salonları açıldı. Bunlardan ilkleri Komagene ve Arsemiea adlı otantik isimli yerlerdi. Yalnız buraları açılırken, içeriğinde et kullanılmaması da bir yönetmelikle belirlenmişti. Ardından, et tadı verecek bulyon da kullanımı yasaklanarak daha sıhhi bir ürün haline getirilmeye çalışıldı. Evde yapmanın bir hayli meşakkatli olması sebebiyle sadece çok özel günlerde yaptığımızdan arada dışarıdan bu – benim için nostaljik – tadı alıyorum.

Geçenlerde gene almak için uğradığımı Komagene şubesinde reklamını gördüğüm TAKO’yu deneyeyim dedim. TAKO, yaklaşık 15cm çapında biraz etlice ve yumuşak lavaş pidesinin üzerine sıvanan çiköfte ile başlanıyor. Ardından üzerine Burger sosu denen bir karışım sürülüp, isteğe göre kıvırcık, domates, turşu, kırmızı Meksika fasulyesi ve en üste de rendelenmiş çedar peyniri. Tako’nun geleneksel bir Meksika yemeği oluşu sebebiyle kırmızı fasulyenin eklendiğini zannediyorum. Her ne kadar, orijinal tako pidesi biraz kıtır da olsa, üzerine çiköfte sıvanacağı için ve biraz da Türk damak tadına uygun olsun diye pidesi yumuşak. Üzerine biraz da acılı çiköfte sosu eklenen Komagene-Tako© özel karton kabına konup ince kâğıt ile ambalajlanıyor. Ambalajlamayı da sanki özel olarak öğretmişler gibi sarıyorlar ki taşırken pide açılıp içindekiler dağılmasın. Benim tercihim, konabilecek her türlü içeriği ekletmek. Sonuç olarak eğer o şekilde üretilmesi düşünülmüşse demek ki öyle yenmeli.

Komagene-Tako©’yu yemek de gene biraz dikkat istiyor. Hatta bu konuda Youtube videosu bile var: (https://www.youtube.com/watch?v=4GQ_e8dKnqk). Dış kağıdını dikkatlice sıyırdıktan sonra, özel tako kağıdından ayırmadan, sadece yenecek kısmı biraz dışarı çekerek ısırıp, aynı işlemi her lokmadan önce tekrarlamak gerekiyor. Bu sayede, öncelikle kartondan tuttuğunuz için elinize bulaşmıyor, ayrıca ısırıldığında ucundan bucağından pörtleyen malzemeler gene koruma içinde kalıyor ve tabağa düşmedikleri için etrafa saçılmıyor. Yaklaşık 1 dakika içinde tüketilebilen Tako’dan arta kalan malzemeler kılıftan ve eğer düşmüşse tabaktan itina ile alınıp ağza atılması gerekiyor ki, çocukken yemeğimizi yemediğimizde büyüklerimizin söylemiş olduğu gibi bize arkamızdan ağlamasınlar.

Ayrıca Tako’yu aldıktan sonra fazla bekletmemek gerekiyor çünkü içeriğindeki sıvılar zamanla akıp hem ambalaj kağıdını ıslatıp daha yemeğe başlamadan elleri batırıyor ve sanki hazırlatılıp aldıktan hemen sonra yenmezse damakta bir bayatlık hissi oluşturmuyor değil.

Tako, evde de hazırlanabilecek bir güzellik. İçeriğindeki malzemeye kolaylıkla ulaşılabilir. Ancak yemesi bu kadar hızlı olan bir yemek için hazırlık süresi uzun sürebilir. Gerçi bu süre, yemeden önce ön hazırlık olacağı için yemeği biraz daha lezzetli hissettirebilecek bir meşgale olabilir.

Hamburger sosu; 1 yemek kaşığı zeytinyağı, 1 çay kaşığı limon suyu, 3 yemek kaşığı süzme yoğurt veya mayonez, 1 yemek kaşığı sirke, 1 yemek kaşığı su, 1 çay kaşığı şeker, 1 çay kaşığı tuz, 1 tutam karabiber.

Sonraki yazı 409 – İzmir’de bir cumartesi

409

Önceki yazı 407 – Uluğ Bey

407

Yorum bırakın