394 – Sözlük


İşyerimden arkadaşım, gelen bir siparişin alıcısı olan “xxx HADDECİLİK” isminde geçen haddecilik ne demek diye sorduğunda, dilimin döndüğünce, maden ve metal işleme ile ilgili bir çalışma olduğunu söyledim. Ama yanlış bir bilgilendirme olmaması için, internet de elimin altında olduğundan hemen tdk.gov.tr adresine girip sözlükten kontrol edeyim dedim.

Maksadım HADDE kelimesine bakmaktı. Ancak hadde yazarken, aşağıda direkt bana sunulan haddecilik kelimesini görünce hemen ona tıklayıp doğrudan bana sorulmuş olan sorunun cevabını görmek istedim. Karşılaştığım açıklama şöyleydi:

HADDECİLİK: isim

Haddecinin yaptığı iş.

Bunu görünce bu kez HADDECİ ne demek diye sorguladığımda karşıma çıkan açıklama şöyle oldu:

HADDECİ: isim

Hadde işiyle uğraşan kimse.

O zaman HADDE nedir diye sorduğumda, nihayet:

HADDE: isim, Arapça ḥādde

Madenleri tel durumuna getirmek için kullanılan ve türlü çapta delikleri olan çelik araç.

açıklamasını okudum. Önce sözlük sadece kelime anlamını açıklıyor, “haddecilik” haliyle “haddecinin” yaptığı iştir diye kızdım ve haddeci nedir sorusunu sorgulanması gerekmez mi diye düşündüm. Ama bunun sonu nereye gider diye düşündüğümde çok da yükselemedim. Gene de bu açıklamanın yeterli olmadığını düşünüyorum. En azından açıklamanın altında diğerinin ne olduğunu açıklamanın veya en azından ona bir bağlantı butonu koymanın gerekirdi.

            Bu açıklamalar bana, daha önceki Cuma yazılarımda bahsetmiş olduğum Babamın askerken izinli çıktığı şehir merkezinde postanenin yerini öğrenmek üzere karşılaştığı durumu anımsattı (https://cumayazilari.wordpress.com/kisiler/172-babamin-askerlik-anilari/):

Babam askerliğin eğitimini yaptığı Burdur-Isparta’da hafta sonları şehir merkezine indiğinde mektup atmak için postanenin yerini sorduğu adamdan aldığı cevaplara bir hayli kızardı:

— Postane nerede?
— Bankanın karşısında.
— Peki, banka nerede?
— Sümerbank’ın çaprazında.
— O halde Sümerbank nerede?
— Hastanenin sağında
— Hastane nerede?
— Okulun yanında

Babam hep kızıp şöyle derdi:

— Be adam desene şuradan yürü, iki sokak sonra sola sap oradan düz gidersen sağda bulacaksın.

            Konu buraya geldiğine göre, bu haftanın yazısını kotarmak üzere sözlükle olan ilişkimi irdeleyeyim dedim. Malum nüfus kağıdını her ne kadar yeni çiplileri ile yenilemiş olsak da içeriği eski. Kendimi bulmaya başladığım zamanlarda ve okumayı yeni söktüğüm zamanlarda, Babamın gelişmemize yardımcı olması için kütüphanemizden eksik etmediği ansiklopedilerle büyüdüm. O zamanlar, insanı fena halde oyalayan televizyon denen icadın henüz ülkemize gelmemiş olmasından evde geçirdiğim boş zamanlarımın bir kısmını ansiklopedi ve sözlük okumaya ayırırdım. 6 ciltlik Hayat Ansiklopedisi ve özellikle 7 buçuk ciltlik Resimli Bilgiler ansiklopedileri elimden neredeyse düşürmediğim bilgi kaynaklarımdı. Daha sonra çıkan ve içinde resimden çok sözlük misali bilgi içeren Meydan Larousse’ler geldi ama ansiklopedi okumanın eski keyfi yoktu onlarda. Sonradan da, gazeteler işin bokunu çıkarırcasına ansiklopedi verdikten sonra internetin de hayatımıza girişiyle, ansiklopediler eski değerlerini yitirdiler.

Resimli bilgiler ansiklopedisinin ilk cildinin ilk konularından olan Su Aygırlarının fotoğraflarında hep ağızlarını açıyor olması bana nedense korkunç değil de hep uykuları varmış hissini doğururdu. Daha son zamanlarda seyrettiğim belgesellerde onların ağızlarını, rakiplerine daha heybetli görünmek için o kadar açtıklarını öğrendim. Dinozorlar da ilk bilgiler arasında olduğundan, adeta dinozorların nesillerinin tükendiğini hiç düşünmedim. Hatta seneler sonra Jurassic Park filmlerini seyrederken, oradaki dinozorları adeta hep biliyor ve tanıyor olarak seyrettim.

Ansiklopedi okurken de, o zamanlarda başlamış olan meyve yeme alışkanlığım sebebiyle, bazı sayfalara leke bırakmışlığım vardı. Sözlükler de, gittiğim misafirliklerde ansiklopedi bulamayıp rastladığımda vakit geçirmek üzere başvurduğum güzelliklerdendi. Sözlüğün yeterli olup olmamasına da, ayıp ve küfür içeren kelimeleri ihtiva edip etmemesine göre karar verirdim. Eğer ilk baktığımda o kelimeler varsa, o sözlük bakılmaya değerdi ve rastgele açtığım herhangi bir sayfadaki kelimeleri okuyup, manalarını bilip bilmememe göre kendime puanlar verip gittiğimiz misafirlikte oynayıp vakit geçirecek akranım yoksa eğlenirdim.

 Şimdilerde bile internette gezinirken bilgilenmeye ve öğrenmeye çalışırım. Bunun semeresini de, artık müdavimi olduğum HADİ BİLGİ YARIŞMASINDA, henüz yollanmayıp bekleyen birikim olmasına rağmen, kuruş kuruş biriktirerek elde ettiğim bakiyemle görüyorum. (OYNA KAZAN:52TL, ELEQ:70TL, HADİ:280TL)

395

393