266 – İleri saat


5 Nisan 2013

Geçen hafta yaz saati uygulamasına geçtik. Benim için cemrelerin düşmesindense saatlerin ileri alınması baharın ve gelecek yazın daha bir habercisi gibi. Saatler yaz saati uygulaması ile 1 saat ileri alınınca kendimi daha bir coşkulu hissederim. Bunun sebebi de iş çıkışı güneşin daha bir yukarıda ışıması herhalde.

Tabi her çıkışın bir inişi olması gibi yaz saati uygulaması bittiğinde saatler 1 saat geriye alınınca her ne kadar sabahları daha bir aydınlıkta uyansak da akşam bir o kadar karanlık oluyor. Ruslar sırf bu yüzden ileri saat uygulamasını uygulamıyorlarmış birkaç senedir. Çünkü aniden akşamları 1 saat erken olunca depresyona giren insan sayısında ani bir artış olup intiharlarda patlama yaşanıyormuş.

Biz, Türkiye’de daha önceleri saat 1 ila 2 arasında bu operasyonu yapıyor olsak da birkaç senedir, Avrupa Birliği Uyum Yasaları gereği bu saat değiştirme işini 3 ila 4 arasına aldık. Bunun sebebi de tüm Avrupa’nın saatleri hep bir anda alması. Eski yöntemle saatlerin birer saat değişimi yapılıyor olsa da aynı anda yapılmadığından bir karmaşa ve kargaşa yaşanması söz konusu idi. Hele bir de tepede uçmakta olan bir uçağın içinde olduğunuzu ve üzerinden geçmekte olduğunuz ülkenin yerel saatini ayarlamak gibi bir takıntınız varsa yanmıştınız. Saatleri bir ileri bir geri al. Buna kadran mı dayanır.

Biliyoruz ki, bu ileri ve geri saat uygulaması Bakanlar Kurulu kararıyla uygulanıyor. Seneler, seneler önce ileri saat uygulamasına geçtikten sonra nedense Bakanlar Kurulu işlerini tavsatmış olduğundan geriye alma kanunu çıkarmayı unutmuşlar. Peşinden de sonraki sene tekrar ileri alınca işler iyice karışmıştı. Muhtemelen Doğu illerinde insanlar hep karanlığa uyanmak zorunda kalmışlardı.

Bakanlar Kurulu ise nedense birkaç zamandır artık ileri saat uygulamasını uygulamayacağız deyip duruyor ama karşılarında babalar gibi Avrupa Birliği uyum yasası duruyor. Kanun ile bunu uygularım demişsin, şimdi de vazgeçtim uygulamayacağım diyorlar. Tabi diyemiyorlar ama hep bu son olacak diyorlar.

Saatlerin ileri alındığı gün haliyle yaşamımızdan 1 saat çalınmış oluyor. Ya da bir başka deyişle daha sonra bize iade ediliyor ama o Pazar günü gece yarısı birden geliveriyor. Vücut saati bu ileri saat uygulamasını tabiatıyla hemen kabul edemiyor ve aynen uzak diyarla gidiş gelişteki Jetlag olayı yaşanıyor. Bunun acısı tabi saatler geri alındığında çıkartılıyor ama o zaman da akşam olunca insanın uykusu erkenden geliyor – tabi saat olarak.

Askerliğimi uzun dönem yedek subay olarak tam 16 ay yapmıştım. İlk 4 ayı eğitimde geçtikten sonra 12 ay boyunca tayin edilmiş olduğum İstanbul’un Çubuklu semtinde bulunan Seyir Hidrografi ve Oşinografi dairesinde. Senelerce gece 23 haberlerinden sonra denizcilere uyarılarını dinlediğim bu dairede görev yapacağımı hiç aklıma getirmemiştim. Dairede görevli 7 – 8 asteğmenden biriydim ve askerlik gereği tutulması gereken nöbetlerden biri olan Nöbetçi Subayı görevini her hafta en az 1 kere olmak üzere tutuyorduk. İlk deneme nöbetlerinden birinde geçirmiş olduğumuz bir denetleme sebebiyle takip eden 1 sene boyunca tüm denetlemelerde Nöbetçi Subayı olarak beni yazmışlardı. Bu nöbetler sabah saat dokuzda devralınır ve ertesi gün dokuza kadar 24 saat sürerdi. Her ne kadar 8.30 – 17.30 mesaisi yapıyor olsak da nöbetçi olduğumuz günler mesai sonrası kalır ve geceyi diğer nöbetçilerle birlikte Birlik’te geçirirdik. Bu nöbetlerin en gıcığı tabidir ki Cumartesi nöbeti olurdu. Çünkü zaten 2 gün olan hafta sonu, Cumartesi sabahı Birliğe gelinip Pazar günü de terk edildiğinden haftanın 7 günü Birlikte bulunulmak yüzünden hiç de sevilmezdi. İşte böyle bir Cumartesi nöbetini tutmuş olan arkadaşım Atilla, Pazar sabahı nöbeti devretmek üzere bir diğer asteğmen arkadaşımız Ömer’i beklerken saatlerin ileri alınacağından habersiz olan Ömer’in üstüne bir de geç kalması ile değil 1 saat 2 saat gecikmeli olarak nöbeti bırakınca küplere binmişti. Ömer ise gayet pişkin bir şekilde “Ne yapayım biraz geciktim” gibi umursamaz bir cevapla Atilla’yı iyice çileden çıkartmıştı. Yaz saati uygulamasına geçince nedense aklıma hep Atilla ve onu yaklaşık 2 saat bekleten Ömer gelir, peşinden de soyadı: Ömer’in soyadı iyi bir duvarcı ustası olan dedesinin ilginç bir mirası olarak İYİDUVAR’dı.

Askerlik deyince aklıma aynı yaz saati uygulaması gibi olan denizcilerin Siyah-Beyaz değişimleri gelir. Denizciler 19 Mayıs gelmeden önceki Pazar günü siyahları çıkarıp Beyazları giyer, 29 Ekim önceki Pazar günü de tekrar Siyahlara dönerler. Ama nöbette olanlar bunu dikkate almazlarsa ertesi sabah herkes beyazları giyerken aynı “çirkin ördek yavrusu” gibi siyahlar içerisinde ortama gayet aykırı bir fotoğraf verirler. Eğer yaz biraz erken gelirse 19 Mayıs öncesi siyahları giyiyor olmak adamı yakması açısından çok bunaltıcı olurken, Ekim ayının ortalarında kışın erken geldiğinde, emir komuta zinciri sebebiyle, kısa kollu beyazlarla adeta “Zürefanın düşkünü, beyaz giyer kış günü” temasını işlersiniz.

Saatler 1 saat ileri alındığında dikkat edilmesi gereken en önemli şey o gün bir uçak seyahati yapma durumudur. Çünkü havayolu şirketleri, haliyle, güncel saat ile planlama yapmak zorundalar ve bunu neredeyse 1 sene evvelinden yaptıkları için saat değişimlerini dikkate alarak biletler kesiyorlar. En çok yapılan hata da o gün saatini ileri almamış olanların, bu hatayı ikinci defa yapmamaları için en önemli dürtü olan uçaklarını kaçırmak.

Ne tesadüftür ki, İngiltere’de yüksek lisans öğrenimi gören yeğenimi ziyaret için annem ve ablam geçtiğimiz Pazar gününü seçtiler yolculuk için. Tabi onları havaalanına bırakacak benim için de bir endişedir aldı. Acaba gecikir de uçağı kaçırttırır mıyım diye. İşin kötü yanı beni sabah kaldıracak olan artık aşırı gelişmiş olan cep telefonu. Ama son zamanlarda o kadar geliştiler, o kadar akıllandılar ki, bizim için düşünür oldular. Mesela ileri saat uygulamasına otomatik olarak geçebiliyorlar bize sormadan. Peki, ben ne yaptım? Hem normal kalkma saatime hem de ola ki saati benden habersiz ileri alır diye 1 saat öncesine kurdum alarmları. Malum telefonlara artık birden fazla da alarm kurabilme şansı var. Ama gene de güvenememiş olmalıyım ki, tilki uykusunda geçirdim sabaha kadar uykumu. Ama sonuçta uçağı kaçırtmadan annemleri havaalanına ulaştırmayı başardım.

Hepinize yetişeceğiniz yere vaktinde gideceğiniz sağlıklı saatler diliyorum.

Sonraki Yazı 267 Konser

265

267

Yorum bırakın