006 – Ah Şu Kravat


9 Mart 2007

Nedendir bilmem ama resmi giyinmekten ve illaki kravat bağlamaktan pek hoşlanmam. Babamın bir kravat ve papyon bağlama ustası olması ve amcamı hiçbir zaman kravatsız ve ceketsiz görmemiş olmama rağmen “armut dibine düşer”’dense “mum dibine ışık vermez” misali kravat takmayı sevmem. Gömleğin üst düğmesini bağlamak beni fazla gerer, bu düğmeyi iliklemeden de kravat bağlamak çok hoşuma gitmediğinden takmamayı yeğlerim. Normal olarak pek sorun yaşamamışımdır da bazıları tarafından dillerine düşmekten de kurtulamamışımdır.

Gene öyle özel günlerden birinde, bir yaz günü, yaz olmasının verdiği yaz bekarı olma durumunu gene iliklerime kadar hissettiğim günlerden birinde, Fuad ve Nihan’ın nişan takma törenlerine davet edildim.

Böyle özel bir güne gittiğime göre gündelik kıyafetlerle gitmenin yakışık almayacağını bildiğimden, bu arada bekarlıktan kalma olduğumdan evdeki kumaş pantolonlara gerekli ihtimamı kızgınlaştırılmış ütü ile sağlayamayacağımın bilinciyle şöyle adamakıllı bir kıyafet alıp- ki bu kıyafet kahverengi kumaş bir pantolon ve haki gömlekten oluşan ve bana göre bir nişan, hele ki bir yaz nişanı için biçilmiş bir kaftan, hatta pembe incili kaftana bile tercih edeceğim bir kıyafet olmasına rağmen Okay & Okay biladerler tarafından tacize uğradım, uğratıldım. Hatta beni sanki teselli etmek istercesine “Bak yalnız değilsin, Ömer de ceketsiz” (Yy(yazarın yorumu). Kravatsız değil sadece ceketsiz olduğu ima ediliyor, çünkü sanki o zamanlar beş yaşında olduğunu hatırladığım Ömer gömleğinin üzerine bir kravat takmıştı), veya “Üzülme, ben de yarım saat önce senin gibiydim” (Yy. Ama bak şu an senin gibi zibidi değilim, insan geldiği yerin kılık ve kıyafet kurallarına bu kadar mı uymaz) diyen bir arkadaş tarafından bir hayli taciz edilmiştim. Ama sonuna kadar kıyafetimin arkasında durup tüm bu tacizlere göğsümü siper ettim.

Yukarıdaki nişanın tamama erdirildiği gece ise Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılan düğün töreninde ise kravat ve ceketimle yer almış ancak durumdan o kadar bunalmış vaziyattaydım ki, imza saatini beklerken ceketini çıkarmış olan Fuad’ın “Bak ben de bugün ceket giymedim” (YY: ama bakın hala daha kravatsız değil) şeklindeki esprisini gerçek sanıp kendi ceketimi çiçeği burnunda damada teklif etmiştim. (Yy: İnanın teklifimde son derece ciddiydim ve benim ceketi Fuad’ın giymesi durumda nasıl görüneceğini, üzerinde ne kadar emanet durabileceğini hiç hesap etmemiştim).

Kot pantolona o kadar alışmış vaziyattayım ki, kumaş pantolon giyince kıyafetimin dört dörtlük olduğunu düşünüp geçtiğimiz yaz, gene bir yaz bekarı iken bir lise arkadaşımın Sapanca’da bir bahçede yapmış olduğu düğünde de gene kravatsız bir kıyafet seçip, hazerunun hepten kravatlı ve ceketli olduğunu gördüğümde Fuad-Nihan nişanı akılma geldi, ama gecenin ilerleyen saatlerinde aklın yolu birdir hesaaabı, neredeyse tüm erkek davetliler ceket ve kravatları fora ettiler, bense o sırada, kulakları çınlasın Pandeleymon Mayoğlu gibi kıs kıs gülerek hereksin sonunda akıl ettiğini baştan düşünmüş kişi olarak için için gülüyordum.

İnanın şimdi bile bir yaz günü bir nişana veya düğüne davet edilsem, eğer beni zorlayacak etkenler olmamasını sağlayan yaz bekarlığı durumunda her türlü tacize uğrama riskine karşın gene kravatsızlığı tercih ederim.

Sonraki yazı 32 – Cuma yarışları

 

 5

 7

Yorum bırakın